Emre GÜNGÖR ESOGÜ - Türkiye'den Ekonomi Haberleri
  Ana Sayfa
  Ziyaretşi defteri
  İletişim
  Dünyadan Ekonomi Haberleri
  Türkiye'den Ekonomi Haberleri
  DERİN DELİK İŞLEME
  Derin Delik İşleme İlgili Resimler
  İSTATİSTİK

 

 

 

IMFgörüşmeleri tekrar başlıyor

Ekonomi yönetiminin IMF-Dünya Bankası sınavı 14 Nisan'da başlıyor. Pek çok bürokrat tatili yarıda keserek görüşme maratonuna katılacaklar. Hükümetin seçim tarihini 1999'a bırakması, 3'er aylık para programında isabet sağlanması ve vergi reformunda aşama kaydedilmesi ekonomi yönetiminin en önemli kozları olacak.

 

Okan MÜDERRİSOĞLU

Ekonomi yönetiminin IMF-Dünya Bankası sınavı 14 Nisan'da başlıyor. 9 günlük bayram tatilini kısa kesmesi istenen kurmaylar, son bir durum değerlendirmesi daha yapacaklar. IMF'yle görüşmelerde ekonomi yönetimini rahatlatan üç önemli koz belirlendi. Seçimin 1999'a bırakılması, 3'er aylık programlarda isabet sağlanması ve vergi reformunda aşama kaydedilmesi temel göstergeler olacak.

Ancak, sosyal güvenlik reformunun TBMM gündemine bile getirilmemiş olması ise IMF sınavında sıkıntı yaratacak. IMF tarafından Ankara'ya iletilen mesajlarda, sosyal güvenlik açıkları en önemli mali problem olarak tanımlanırken, tarımsal sübvansiyonlar, kamu bankalarının özelleştirilmesi, siyasi istikrar üzerinde duruldu. Bürokratlar, Ocak-Mart dönemi gelişmelerini IMF'ye faksla iletti.

 

Hükümetin artıları

Kurmaylar, yılın ilk üç aylık dönemde, hükümetin artılarını şöyle tesbit ettiler:

- Maliye 1 katrilyon 806 trilyon lira olarak belirlenen gelirleri 1 katrilyon 944 trilyon liraya çıkardı. 163 trilyon lira olarak düşünülen faiz dışı bütçe fazlası ilk çeyrekte 372 trilyon liraya çıkarıldı.

- Hazine, yüzde 128'e kadar çıkan iç borç faizlerini yüzde 106'a kadar indirdi. 2.6 katrilyon lira olarak öngörülen borçlanma miktarı bu seviyede tutuldu.

- Merkez Bankası, Ocak-Mart dönemi için yüzde 18-20 aralığında planladığı rezerv para genişlemesini yüzde 17.3'te tutmayı başardı.

- Özelleştirmede 3'er aylık hedefler açıklandı. Cep telefonu satış geliri 1 milyar doların Mayıs ayında bütçeye gelir yazılması kesinleşti. İş Bankası'ndan beklenen 700 milyon dolar özelleştirme gelirinin Mayıs'ta Hazine kasasına girmesi netleşti. Petrol Ofisi hisse satışında mesafe alındı.

- Telekom'da öncelikle satılacak dilim için gerekli hazırlıklar tamamlandı.

- Akaryakıt ürünlerinde otomatik fiyatlandırma esasına geçilerek devlet müdahalesine son verildi.

- Enflasyonda nibsi gerileme gözlendi.

- Vergi Kimlik Numarası Yasası kabul edildi. Sermaye Piyasası Yasası'nın Meclis'te görüşülmesine başlandı. Mali Sektör Reformu Bakanlar Kurulu'na sunulacak noktaya taşındı.

 

Hızlı reform baskısı

IMF ile görüşmelerin kesilmesinden önce sürdürülen görüşmelerde, IMF şu noktaların altını çizmişti:

- Türkiye'nin yapısal ekonomik sorunlarının çözülmesi için siyasi konsensüs gerekiyor.

- Sosyal güvenlik kuruluşlarının hızla bozulan mali yapısı en acil mali problem. Mali iyileşmeyi sağlayacak cesur reform tedbirlerine ihtiyaç var.

- Yüksek enflasyon Türkiye'de kronik hale geldi. Geriye yönelik endeksleme alışkanlığı enflasyonist bekleyişleri pekiştiriyor. (geçmiş enflasyon oranına endeksli ücret ve fiyat politikaları)

- Özelleştirmenin önünde hukuki engeller bulunuyor. Telekomünikasyon, enerji, petrol gibi sektörlerde rekabet edici düzenlemeler için esaslı adımlar atılmalı.

- Tarımsal sübvansiyonların azaltılması konusunda son iki yılda çok az şey yapıldı. Tarımsal ürün fiyatlandırmasında devlet müdahalesini azaltacak tedbirler alınmalı.

- Bankacılık sisteminin sağlığı, çeşitli şekillerdeki devlet müdahaleleri, makro ekonomik istikrarsızlık, kamunun artan fon talebi ile zayıflatıldı. Sektöre egemen olan kamu bankaları özel bir problem oluşturmakta.


Merkez Bankası bünyesindeki Para Politikası Kurulu'nun bugün yaptığı toplantıya Kurul Üyeleri Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, Erdem Başçı, Burhan Göklemez, M. İbrahim Turhan ve Mehmet Yörükoğlu katıldı.

Para Politikası Kurulu, Merkez Bankası bünyesindeki Bankalar arası Para Piyasası ve İstanbul Menkul Kıymetler Borsası RepoTers Repo Pazarı'nda uygulanmakta olan kısa vadeli faiz oranlarını yeniden belirledi. Buna göre Merkez Bankası borçlanma faiz oranı 0,25 puanlık indirimle yüzde 15,75'ten 15,50'ye, borç verme faiz oranı yüzde 20'den 19,50'ye indirildi.

Geç Likidite Penceresi uygulaması çerçevesinde, Bankalar arası Para Piyasası'nda saat 16.0017.00 arası gecelik vadede uygulanan Merkez Bankası borçlanma faiz oranı yüzde 11,75'ten 11,50'ye, borç verme faiz oranı yüzde 23'ten 22,50'ye, Açık piyasa işlemleri çerçevesinde piyasa yapıcısı bankalara repo işlemleri yoluyla gecelik ve bir haftalık vadelerde tanınan borçlanma imkanı faiz oranı yüzde 19'dan 18,50'ye düşürüldü.

Uluslar arası finans hizmetler şirketi ING Group, satın aldığı Oyak Bank'ın adını ING Bank Türkiye olarak değiştirdi.

ING Bank Türkiye'nin önümüzdeki döneme ilişkin strateji ve planları, Çırağan sarayında düzenlenen basın toplantısıyla duyuruldu. Toplantıda konuşan ING Bank Türkiye Müdürü Hakan Eminsoy, bankanın Türkiye'de 3 yıl içinde 150 yeni şube açmayı ve 2012 yılına kadar pazar payını ikiye katlamayı hedeflediğini söyledi. Eminsoy, 3 yıl içinde 2 bin 500 kişiye yeni istihdam sağlamayı planladıklarını ifade etti.

FİNANSAL KASIMIZI OYAK BANK'IN BÜYÜMESİ İÇİN KULLANACAĞIZ

ING'nin Bireysel Bankacılıktan Sorumlu İcra Kurulu Üyesi Eli Leenaars da, Oyak Bank'ın ING tarafından satın alınmasının her iki kurumun güçlü yönlerini bir araya getiren önemli bir fırsat sunduğunu söyledi. ING Group'un 50 ülkede faaliyet gösteren 90 bin acente, 4 bin şubeye sahip olduğunu ve 250 bin broker ile ilişki içinde bulunduğunu vurgulayan Leenaars, "Bu işlem uzun vadeli sürdürülebilir bir ilişkidir. ING Group olarak finansal kasımız çok güçlü ve bu kası Oyak Bank'ın Türkiye'de büyümesi için kullanacağız. Büyümeye yatırım yapmakta ısrarlıyız" dedi.

Türk Eğitim-Sen tarafından yapılan araştırma, öğretmen maaşlarının 1930 yılından beri yerinde saydığını gösterirken, et fiyatlarındaki artışa yetişemediğini gösterdi. 1930 yılında bir öğretmen maaşı ile 281 kilogram et alınabilirken, 2008 yılında bir öğretmen ancak 69.7 kilogram et alabiliyor.

Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Şuayip Özcan, Türk Eğitim-Sen tarafından yapılan araştırmayla ilgili yaptığı yazılı açıklamada, cumhuriyetin ilk yıllarından bu güne kadar öğretmenlerin alım gücüne bakıldığında, ortaya çıkan tablonun düşündürücü olduğunu ifade etti.

Türk Eğitim-Sen'in yaptığı araştırma sonucunda bir öğretmen, maaşıyla 1930 yılında 281 kilogram dana eti alınırken, 2008 yılında 9/1 derecede çalışan bir öğretmenin ancak 69.7 kilogram, 1/4 derecede çalışan bir öğretmen ise 84 kilogram dana eti alabildiğini anlatan Özcan, "Yine 1930 yılında bir öğretmen 180 kilogram kuzu eti alırken, 2008 yılında en düşük derecede çalışan bir öğretmen 54 kilogram, en yüksek derecede çalışan bir öğretmen 65.7 kilogram; 1930 yılında öğretmenler maaşıyla 209 litre zeytinyağı alabilirken, bugün öğretmenler 77 ila 94 litre arasında zeytinyağı alabilmektedir. Zeytinyağının fiyatı 78 yılda 29 kat artmıştır" dedi.

Özcan, bir öğretmenin 1930 yılında 327 kilogram pirinç alabildiğini, bugün ise bu durumun 234 kilogram ila 283 kilogram arasında olduğunu anlatırken, 78 yıl önce 189 kilogram peynir alabilen öğretmenin şimdi ise ancak 88.5 kilogram ila 107 kilogram arasında peynir alabildiğine dikkat çekti. 1930 yılında zeytinin fiyatının 23.5 kuruş olduğunu bugün ise fiyatın 866 YKr'ye çıktığına değinen Özcan, buna göre, 78 yıl önce 382 kilogram zeytin alabilen öğretmenin 2008 yılında ise 112 kilogram ila 136 kilogram zeytin alabildiğinin altını çizdi. Özcan, durumun kömür fiyatları için de geçerli olduğuna işaret ederek, "1930 yılında kömürün kilosu 2.5 kuruş iken, 2008 yılında 56 YKr'dir. Buna göre kömürün fiyatı 78 yılda 22.4 kat artmıştır. 78 yıl önce bir öğretmen 3 bin 600 kilogram kömür alabilirken, bugün bin 737 kilogram ila 2 bin 101 kilogram arasında kömür alabilmektedir" dedi.

Özcan, 2008 yılında bir kilogram dana etinin fiyatının 1930 yılına göre 43.5 kat, bir kilogram kuzu etinin 36 kat, bir kilogram fasulyenin 30.7 kat, bir kilogram peynirin ise 23 kat arttığın da altını çizdi.

Enflasyon beklentisi yüzde 9,55'e yükseldi

Yeni Haber
Merkez Bankası tarafından düzenlenen beklenti anketine göre, yıl sonu enflasyon beklentisi yüzde 9,55 olarak belirlendi.

Merkez Bankası, Mayıs ayı ilk dönem beklenti anketi sonuçlarını açıkladı. Buna göre, yıl sonu enflasyon beklentisi, tüketici fiyatları endeksi (TÜFE) bazında yüzde 9,55 oldu. Nisan ayının son dönem anketinde, yıl sonu enflasyon beklentisi 8,44 idi.

CARİ AÇIK BEKLENTİSİ, YIL SONU İTİBARIYLA 44 MİLYAR 930,6 MİLYON DOLARA YÜKSELDİ

Yıl sonu cari işlemler dengesinde meydana gelecek açık beklentisi, 44 milyar 930,6 milyon dolara yükseldi. Cari açık beklentisi, 43 milyar 93,7 milyon dolar düzeyindeydi. Merkez Bankası tarafından her ay iki kez düzenlenen Beklenti Anketinin Mayıs ayı ilk dönem sonuçları açıklandı.

Buna göre, iki ay sonrasına ait tüketici fiyatları endeksinde (TÜFE), Nisan ayının son anketinde yüzde 0,29 olan beklenti, yüzde 0,24'e indi. Dönemler itibarıyla beklentilerde, yüzde 8,44 olan yıl sonu TÜFE yüzde 9,55'e, 12 ay sonrasının yıllık yüzde 7,04 olan TÜFE'si de yüzde 7,76'ya çıktı. Yüzde 0,74 düzeyindeki gelecek ayın TÜFE beklentisi, yüzde 0,46 oldu.

Cari ayın TÜFE beklentisi yüzde 1,05'ten yüzde 1'e inerken, 24 ay sonrasının yıllık TÜFE beklentisi de yüzde 5,98'den yüzde 6,61'e yükseldi.

Gelecek 3. ayın altı aylık hazine bonosu ihalesi yıllık bileşik faiz oranı beklentisi yüzde 17,36'dan yüzde 18,40'a, gelecek 12. ayın altı aylık hazine bonosu ihalesi yıllık bileşik faiz oranı beklentisi yüzde 15,98'den 16,91'e çıktı.

Gelecek 3. ayın 5 yıl vadeli, 6 ayda bir sabit kupon ödemeli YTL cinsi tahvil ihalesi bileşik faiz oranı beklentisi yüzde 17,97'den yüzde 18,88'e, gelecek 12. ayın 5 yıl vadeli, 6 ayda bir sabit kupon ödemeli YTL cinsi tahvil ihalesi bileşik faiz oranı beklentisi de yüzde 16,51 yüzde 17,25'e yükseldi.

YIL SONU DOLAR KURU BEKLENTİSİ 1,3534 YTL'YE İNDİ

Ay sonu dolar kuru beklentisi, Mayıs ayının ilk anketinde 1,3209 YTL'den 1,2787 YTL'ye, yıl sonu dolar kuru beklentisi de 1,3656 YTL'den 1,3534 YTL'ye indi. Gelecek 12 ay sonunda dolar kuru beklentisi ise 1,3992 YTL'den 1,3748 YTL'ye geriledi.

Nisan ayının son anketinde yüzde 4 olan cari yıl sonu gayri safi yurt içi hasıla (GSYH) beklentisinde değişiklik olmadı. Gelecek yıl sonu yıllık GSYH beklentisi de yüzde 4,6'dan yüzde 4,5'e indi.
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, ''Bu şartlar içinde yüzde 4.5'lik büyüme çok iyi bir büyümedir. Eğer AB ülkeleri bu 4.5 büyümeyi görseler, sevinçlerinden takla atarlardı ama olmaz'' dedi.

Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye Bölümü tarafından düzenlenen 23. Türkiye Maliye Sempozyumu, ''Türk Vergi Sisteminin Küresel Bağlamda Değerlendirmesi'' başlığıyla Antalya'nın Serik ilçesine bağlı Belek beldesindeki Xanadu Resort Otel'de başladı. Sempozyumun açılış oturumunda konuşan Maliye Bakanı Unakıtan, sempozyumda Türk vergi sisteminin global bazda değerlendirilmesi konusunun seçilmesinin önemine işaret etti, küreselleşme olgusundan kaçılamayacağını söyledi.

Küreselleşmenin gerektirdiği kriterlerin iyi yakalanmasıyla ülkelerin olumlu yönde etkileneceğine değinen Unakıtan, ''Eğer küreselleşmenin getirdiği bir takım kriterlere sırtımızı dönüp de (Kendi bildiğimizi yaparız) dersek o zaman oradan öyle bir şamar yeriz ki bir daha zor ayağa kalkarız'' dedi.

Bakan Unakıtan, vergiyi tabana yaymanın gerekli olduğunu, üretime mani vergilerden ziyade, tüketimle ilgili vergiler almaya çalıştıklarını anlattı. Unakıtan, eskiden ''Vergi alma, borç al'' şeklinde bir politika yürütüldüğünü, bunun da yanlış olduğunu belirtirken, ''(Vergi alma borç al) denildiği zaman belki birilerinin hoşuna gidiyor, çünkü siyasiler için popülizm yapmak iyi bir şeydir. Onların hoşuna gider, siyasiler popülizmi severler ama ülke fevkalade zor günler yaşadı, krizler yaşadı'' dedi.

AR-GE KANUNU'NUN YARARLARI

Unakıtan, Türkiye'nin aldığı önlemlerle küresel ekonomiyle daha fazla entegre olmaya başladığını, bu sayede eskiden yılda 1 milyar dolar civarında olan yabancı sermayenin geçen sene 22 milyar dolara ulaştığını bildirdi.Bakan Unakıtan, Türkiye'nin rekabet gücünü ve cazibesini artırıcı önlemler alındığını belirterek, bu kapsamında Ar-Ge Kanunu'nun da çıkarıldığını kaydetti.

Unakıtan, kalkınmak isteyen ülkelerin Ar-Ge'ye kaynak ayırması gerektiğine işaret etti. Avrupa'da gayrisafi yurtiçi hasılanın yüzde 2'sinin Ar-Ge'ye ayrıldığını anlatan Unakıtan, Türkiye'de bu rakamın yüzde 0,7 seviyesinde olduğunu vurguladı.Ar-Ge'de çok büyük teşvikler sağladıklarını anlatan Unakıtan, ''Ar-Ge işiyle uğraşan adam vergi dairesinin adını bile bilmeyecek. Orada çalışanın sigortasının bir kısmını devlet ödeyecek. Velhasıl Türkiye bir Ar-Ge cenneti olacak. Bu Türkiye'ye çok büyük adım attıracak, çehresini değiştirecek'' dedi.

BÜTÇE AÇIĞI

Bakan Kemal Unakıtan, vergiyi tabana yaydıklarını ve kayıt dışıyı önlediklerini, vergi miktarının 60 milyar YTL'den 171 milyar YTL'ye ulaştığını bildirdi. Vergi gelirlerinde yaklaşık yüzde 300 artış sağlandığını belirten Unakıtan, bu artışın kurumlar vergisi, gelir vergisi, katma değer vergisi ve turizmde yapılan indirimlerle sağlandığını anlattı.

Buna rağmen toplanan vergi miktarının arttığına dikkati çeken Unakıtan, son 4 aylık sonuçların da hedeflerin üzerinde olduğuna işaret etti.Unakıtan, ''Bazı arkadaşlar yazıyorlar, (Vergiler düştü, şu oldu, bu oldu) diye. Değerli arkadaşlar bir kişiye siyaseten karşı çıkabilirsiniz, sevmeyebilirsiniz, siyasi yelpazenin başka tarafından olabilirsiniz, ama ekonomik hadiselere bakarken siyaset gözlüğünü çıkarmanız icap ediyor'' dedi. 2012'ye kadar Türkiye'nin hedeflerini açıkladıklarını belirten Unakıtan, eskiden bunların yapılamadığını, bir yıllık bütçelerin dahi tutturulamadığını dile getirdi.Bütçede hedefleri yakaladıklarını ifade eden Bakan Unakıtan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''(Geçen sene bütçe disiplini bozuldu, maliyede gevşeme oldu), bir sürü yazılar yazdılar. (Seçim yılı, taviz yılı)... Değerli arkadaşlar. Biz koskoca bir seçimi geçirdik, mali disiplinden taviz vermedik. Bütçe açığımız yıl başında -ki o zaman seçim bile konuşulmuyordu- TBMM'den ne geçtiyse bütçe açığı, ondan daha az bir açık verdik. O hedeften daha az bir açık verdik. Bu mu maliyede bozulma? Mali disiplini tuttuk diye, performanslarımız güzel diye Avrupa'da bana mükafat verdiler (Yılın maliye bakanı bu adam) dediler. Bizimkilere gidip bakıyoruz, ya kardeşim ya Avrupalılar anlamıyor bu işten, ya siz anlamıyorsunuz, iki şıktan birisi. Kardeşim, herhalde oradaki adamlar sizden daha iyi anlıyorlar. Ben onu size söyleyeyim. Onlar beni ne tanırlar, ne bilirler, ne akrabam, ne bilmem ne. O zaman buradaki yanlışınızı düzeltin. Her biri sanki maliye bakanı, yazıyor.''Unakıtan, son yıllarda küreselleşmenin de etkisiyle bazı hesaplamalarda değişiklik yapıldığını ifade etti.Küreselleşmenin getirdiği şartlara göre hareket etmek gerektiğini vurgulayan Unakıtan, yazılar, incelemeler ve teorilerin de yeni duruma göre değişmesi gerektiğini kaydetti.Kemal Unakıtan, faiz dışı fazlanın yüzde 3,5 olduğu açıklamalarının ardından bazı çevrelerden, ''Maliyede, mali disiplinde gevşeme'' diye tepkiler geldiğini de belirterek, şöyle konuştu:

"HESAP MI BİLMİYORSUN, DAYAK MI YEMEDİN?''

''Ya arkadaş, hesap mı bilmiyorsun, dayak mı yemedin? Türkiye'nin borcuna bir bak. Avrupa standartlarına, AB standartlarına göre kamu borcunun gayrisafi yurtiçi milli hasılaya oranı yüzde 39'a düşmüş. Bu senenin sonunda daha da düşecek. Fransa'da bu rakam yüzde 60'ın üzerinde. İtalya'da yüzde 100'ün üzerinde. Belçika'da çok daha fazla. Yunanistan'da yüzde 100'lere yakın. Türkiye'de yüzde 39. Yüzde 39'a inmişse çok güzel. (Bu inerse faiz dışı fazla da iner).Faiz dışı fazla, sihirli bir rakam değildir. Bir tane alacaksın, ömür boyu kullanacaksın, yok öyle bir şey... Türkiye'nin şartları yüzde 3,5 faiz dışı fazlayı gerektiriyor. Biz de onu alalım.''

Diğer ülkeler incelendiğinde, aşağı yukarı en yüksek faiz dışı fazlanın Türkiye'de olduğuna işaret eden Unakıtan, devamla şöyle dedi:''İngiltere'de eksi 1,3 , Fransa'da sıfır. Kalkınmıyor mu bunlar? Japonya'da eksi 2,4 , Yunanistan'da 2,6 , Portekiz'de 0,5 , Hindistan'da 0,6 , Güney Kore'de eksi 0,1 , Arjantin'de 3, bize benzeyen bir ülke olan Brezilya'da 3,2 , Meksika'da 2,3 , Polonya'da 0,2. Bu ülkelerde faiz dışı fazla bu kadar. Bizde de 3,5 olmuş, yer yerinden oynuyor. (Maliyede gevşeme var) diye.Ne gevşemesi arkadaşım, dünyaya bak, hesaplara bak, Türkiye'nin yeni durumuna bak, borç yapısına bak. Bak ama o çalışma ister, onda da çalışma yok. Takmış siyaset gözlüğünü (Nasıl ben çamur atayım)... Olmaz, bu çok çok yanlış. Ne maliye ilmine, ne ekonomi ilmine sığıyor, bu hiçbir şeye sığmıyor. Olsa olsa kara mizah siyasete sığıyor.''

''BİZDEKİ BÜYÜMEYİ GÖRSE TAKLA ATARLAR''

Dünyadaki ekonomik dalgalanmadan Türkiye'nin etkilenmemesinin mümkün olmadığını belirten Bakan Unakıtan, Türkiye'de bu yıl büyümenin yüksek olmayacağını, bugünkü şartlarda daha büyük büyüme oranı beklenmemesi gerektiğini daha önceki konuşmalarında söylediğini hatırlattı.Dünyadaki ülkelerinin büyüme tahminlerinin azaldığını hatırlatan Unakıtan, Türkiye'de büyümenin ise ancak yüzde 4,5 seviyesinde olacağını söyledi. Unakıtan, ''Bu ülkeler içinde, bu şartlar içinde yüzde 4,5 büyüme çok iyi bir büyümedir. Eğer AB ülkeleri bu 4,5 büyümeyi görseler, sevinçlerinden takla atarlardı ama olmaz. Bizim ekonomimiz, dinamik bir yapıya sahip'' diye konuştu.

''AKARYAKIT FİYATLARINDAKİ ARTIŞ ENFLASYONU AZDIRIYOR''

Kemal Unakıtan, dünyada gıda fiyatlarındaki artışın, akaryakıt fiyatlarının yükselmesiyle biyodizel ve biyoetanole yönelmeden kaynaklandığını anlattı.''Akaryakıt fiyatlarındaki artış enflasyonu azdırıyor'' diyen Bakan Unakıtan, Türkiye'de akaryakıttaki 1 dolarlık artışın ülkeye 530 milyon
dolara mal olduğunu ifade etti.

Türkiye'nin enerji ithal eden bir ülke olduğuna dikkati çeken Unakıtan, petrolün, doğal gazın ve enerjinin ithal edildiğini dile getirdi. Unakıtan, bu durumun enflasyona da yansıdığını, enflasyonun yüzde 4'lere düşmeyeceğini açıkladığında ise ''Maliye Bakanlığı başarısızlığı itiraf etti'' diye eleştirildiğini söyledi. Bakan Unakıtan, ''Ne başarısızlığı, dünyaya bak. Petrol çıkmış 100 dolara. Buna can mı dayanır?'' diye konuştu. Bakan Unakıtan, Türkiye'nin tüm komşu ülkelerinde petrol bulunduğunu, Türkiye'de de bulunması için çalışma yapıldığını vurguladı. Unakıtan, şöyle konuştu:

PETROL FİYATLARI

''Bizde petrol kuyusu yok. Adam su arıyor petrol çıkıyor. (Yine petrol çıktı) diyor. Bizde böyle bir şey yok. Enerji Bakanı'na dedim (İyi delin şunları.. Azerbaycan'da var, İran'da var, Irak'ta var, Suriye'de var, hatta Romanya'da bile var, çıkıyor görüyorum, bizde yok) dedim. Burada bir enayilik var. Hiç bir şey yapamazsanız sınırlara gidin, yamuk delin. Sınır, o tarafa doğru delin. Çünkü 200 dolara çıkabilir diye tahminler yapılıyor. Yani fevkalade rahatsız oluyorum. Enerji fiyatlarının artması Türkiye'yi menfi etkiliyor. Faturamız 40 milyar dolarlara yaklaşıyor.''

YABANCI SERMAYE

Bakan Unakıtan, yabancı sermayenin beraberinde teknoloji, kalite ve rekabeti de getirdiğini söyledi.Türkiye'deki ihracat gücünün büyük bölümünün yabancı sermayeye ait olduğunu belirten Unakıtan, 4,5 milyon nüfusa sahip İrlanda'da 225 milyar doların üzerinde ihracat yapıldığını, bunun da neredeyse tamamının yabancı sermaye tarafından gerçekleştirildiğini kaydetti.Unakıtan, ''Biz şimdi seviniyoruz (110 milyar dolara çıktık) diye. Elin 4,5 milyon nüfuslu ülkesi, 225 milyar dolar ihracat yapıyor. İhracatın yüzde 90'ını yabancı sermaye yapıyor. Bundan bizim ders almamız lazım. Kişi başına düşen milli gelir 55 bin dolar. Bundan 20 sene önce bizden beterlerdi. O zaman ne yapmamız lazım? Kafayı çalıştıracağız kafayı. (Bize ne lüzum var yabancı sermaye?). Eğer kalkınmak, ülkenin refah seviyesini yükseltmek istiyorsan ne kadar fazla çekersen o kadar iyi. Yabancı sermaye gelince, bizim malımızı mülkümüzü götürmüyor arkadaşlar'' şeklinde konuştu.Türk vergi sisteminin uluslararası boyutta masaya yatırılacağı sempozyuma, 207 akademisyen katılıyor. 7 oturumda 16 tebliğin sunulacağı sempozyum, 11 Mayısta sona erecek.

AA

Petrol fiyatları 124 dolara yaklaştı

Yeni Haber
Uluslararası piyasalarda petrol fiyatları yükseliş eğilimini sürdürüyor. ABD ham petrolünün varil fiyatı Haziran ayı teslimi 123,71 dolara yükseldi. ABD ham petrolünün varil fiyatı bir ara 123,93 doları gördü. Londra Brent tipi ham petrolün varili de 122,65 dolardan işlem görüyor.

Nijerya'nın petrol arzına ilişkin kaygılar ve İran Petrol Bakanı Gulam Hüseyin Nozari'nin açıklaması petrol fiyatlarının yükselmesinde etkili oldu.

Nozari, İran haber ajansına (İRNA) yaptığı açıklamada, mevcut koşulların sürmesi halinde petrolün varil fiyatının 200 dolara ulaşabileceğini söyledi.

(AA)

Çalışanlar için neler değişecek?

Yeni Haber
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün onayladığı 5754 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, Resmi Gazete'de yayımlandı.

Kanuna göre, emekli aylıklarının hesaplanmasında kullanılan güncelleme katsayısı, her yılın aralık ayında açıklanan TÜFE ile o yılın gayrisafi yurt içi hasıla (GSYİH) gelişme hızının yüzde 30'unun toplamına bir tam sayının ilave edilmesiyle bulunacak.

Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra ilk defa devlet memuru olanlar, genel sağlık sigortası kapsamına alınacak. Köy muhtarları, uzun vadeli sigorta kapsamından çıkartılarak, tarım sigortalısı sayılacak, tarımsal faaliyette bulunanlar gibi sigorta primi ödeyecek.Ücretle ve sürekli olarak çalışanlar hariç ev hizmetlerinde çalışanlar,sigorta kapsamı dışında tutulacak.

Türkiye ile sosyal güvenlik sözleşmesi olmayan ülkelere çalıştırılmak üzere götürülen Türk işçileri, kısa vadeli sigorta kolları ile genel sağlık sigortası hükümlerine tabi olacak. Bu kişiler, uzun vadeli sigorta kollarına tabi olmak istemeleri halinde, haklarında isteğe bağlı sigorta hükümleri uygulanabilecek. İsteğe bağlı sigorta hükümlerinden yararlananlardan ayrıca genel sağlık sigortalı primi alınmayacak.

EMZİRME ÖDENEĞİ

Sigortalıya, hastalık ve analıktan dolayı ortaya çıkan iş göremezlik süresince, günlük iş göremezlik ödeneği verilecek. İş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve sigortalı kadının analığı halinde verilecek iş göremezlik ödeneği; yataklı tedavilerde günlük kazancının yarısı, ayakta tedavilerde ise üçte ikisi tutarında olacak.

Emzirme ödeneğinden sigortalı kadın, sigortalı erkeğin çalışmayan eşi ile BAĞ-KUR'lular da yararlanacak. Emzirme ödeneğinden yararlanmak için doğumdan önceki bir yıl içinde en az 120 gün kısa vadeli sigorta kolları primi bildirilmiş olma şartı aranacak.

Genel sağlık sigortası primi dahil, prim ve prime ilişkin her türlü borcunu ödemeyen BAĞ-KUR'lu, emzirme ödeneğinden yararlanamayacak.İş göremezliğine neden olan rahatsızlık ve hastalık nedeniyle sigortalılığı sona erenler de işten ayrıldığı tarihten itibaren 300 gün içinde çocukları doğarsa, analık sigortası haklarından yararlanacak.

Doğum tarihinden önceki 15 ay içinde en az 120 gün prim ödeyen bu kişilere, emzirme ödeneği verilecek.SSK'lı ve BAĞ-KUR'lu ve kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren devlet memuru olanlar, meslekte kazanma gücünün en az yüzde 60'ını kaybetmeleri durumunda malul sayılacaklar. Ancak, çalışma gücünü işe girmeden önce kaybettiği belirlenenler malullük aylığı alamayacak, yedek subay ve er olarak silah altındayken malul olanlara bu hüküm uygulanmayacak.

Malullük aylığı bağlanabilmesi için en az 10 yıl sigortalı olma ve toplam bin 800 gün prim ödeme şartı aranacak. Ancak, başka birinin bakımına muhtaç derecede malul olan sigortalılar bu hüküm dışında tutulacak.

EMEKLİLİK YAŞI

İlk defa kanun kapsamında sigortalı olan devlet memuru ve BAĞ-KUR'lulara, kadın 58, erkek 60 yaşını doldurma ve en az 9000 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olma şartıyla emeklilik aylığı bağlanacak.

Emeklilikte aranan 58-60 yaşına kademe getirilecek. Buna göre emeklilikte; 1 Ocak 2036 ile 31 Aralık 2037 arasında kadınlarda 59 erkeklerde 61, 1 Ocak 2038 ile 31 Aralık 2039 arasında kadın için 60 erkek için 62, 1 Ocak 2040 ile 31 Aralık 2041 arasında kadınlarda 61 erkeklerde 63, 1 Ocak 2042 ile 31 Aralık 2043 arasında kadınlarda 62 erkeklerde 64, 1 Ocak 2044 ile 31 Aralık 2045 arasında kadınlarda 63 erkeklerde 65, 1 Ocak 2046 ile 31 Aralık 2047 arasında kadınlarda 64 erkeklerde 65 yaş şartı uygulanacak. Kadın ve erkeklerde 2048 yılından sonra emeklilik yaşı 65'de eşitlenecek.

PRİM ÖDEME GÜN SAYISI

SSK kapsamında çalışanlarda aranan prim ödeme gün sayısı, 7000'den 7200'e çıkacak. Yaş hadlerinin uygulanmasında da prim gün sayısı şartının doldurulduğu tarihte geçerli olan yaş hadleri esas alınacak.Sigortalılar, en az 5400 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olmak koşuluyla yaşlılık aylığı alabilecek. Ancak prim ödeme gün sayısına kademe getirilecek.

Çalışma gücündeki kayıp oranı, yüzde 50 ile yüzde 59'u arasında olduğu anlaşılan sigortalılarda en az 5760, yüzde 40 ile yüzde 49 arasında olduğu anlaşılan sigortalılarda ise en az 6480 gün uzun vadeli sigorta kolları primi ödeme şartı aranacak. Doğuştan özürlü devlet memurları, 15 yıllık hizmetlerinin ardından istemeleri halinde emekli olabilecek.

Erken yaşlandığı tespit edilmiş sigortalıların diğer koşulları sağlamaları halinde yaşlılık aylığından yararlanabilmelerine olanak sağlayan yaş sınırı, 50'den 55'e çıkartılacak.Aylık bağlama oranı, sigortalının malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi geçen toplam prim ödeme gün sayısının, her 360 günü için yüzde 2 olarak uygulanacak. Bu hesaplamada 360 günden eksik süreler orantılı olarak dikkate alınacak, ancak aylık bağlama oranı, yüzde 90'ı geçemeyecek.

Mevcut sigortalıların hak kaybını önlemek için yüzde 2 olan aylık bağlama oranı, 10 yıl tamamlanıncaya kadar yüzde 3 olarak uygulanacak. 30 Nisan 2008'den itibaren sisteme giren sigortalılarda uygulanacak aylık bağlama oranı ise yüzde 2 olacak.

KISMİ YAŞLILIK AYLIĞI

BAĞ-KUR'lular, 8 Eylül 1999'dan 30 Nisan 2008'e kadar ilk defa sigortalı sayılan kadınlar 58, erkekler ise 60 yaşını doldurmuş ve 25 yıl sigorta primi ödemiş olması veya kadınlarda 60, erkeklerde ise 62 yaşını doldurmuş olup, en az 15 yıl malullük, yaşlılık ve ölüm sigorta primi ödenmesi şartıyla kısmi yaşlılık aylığından yararlanacaklar.Söz konusu süre içinde ilk defa sigortalı devlet memurlarında ise kısmi yaşlılık aylığından yararlanmada, kadınlar 58, erkekler 60 yaşını doldurmuş ve 25 tam yıl sigorta primi ödemiş olması veya 61 yaşını doldurması ve en az 15 yıl prim ödemesi şartı aranacak.

ÖLÜM AYLIĞI KOŞULLARI

Ölüm aylığından yararlanabilmek için devlet memurları ve BAĞ-KUR'lularda, en az bin 800 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödeme şartı aranacak. Ancak, SSK'lılarda bu şart, borçlanma hariç, 5 yılda 900 prim gün olacak. Genel sağlık sigortası primi dahil prim ve prime ilişkin borcu bulunan BAĞ-KUR'lu hak sahibine ölüm aylığı bağlanmayacak.

Ölen sigortalının dul eşine hesaplanan aylığının yüzde 50'si bağlanacak. Dul eşin aylık bağlanmış çocuğu yoksa, sigortalı olarak çalışmıyor veya
kendi çalışmaları nedeniyle gelir veya aylık da almıyorsa, aylık bağlama oranı yüzde 75 olacak.

Kanun kapsamında çalışmayan veya kendi çalışmaları nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış çocuklardan; 18 yaşını, lise ve dengi öğrenim görmesi
halinde 20 yaşını, yüksek öğrenim yapması halinde 25 yaşını doldurmayanlar; Kurum Sağlık Kurulu kararı ile çalışma gücünü en az yüzde 60 oranında yitirip malul olduğu anlaşılanlar; yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan kızlara ise ölen sigortalının hesaplanan aylığının yüzde 25'i bağlanacak.Kız çocukları, aylık veya gelirinin 2 yıllık tutarı kadar evlenme
yardımı alacak.
Petrol fiyatında son yıllarda yaşanan büyük artış, Türkiye'deki ham petrol üretiminin neredeyse tamamının gerçekleştirildiği Güneydoğu Anadolu Bölgesinde arama çalışmalarının hızlanmasına neden oldu.

Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO), 5 yıl öncesine kadar 20 dolar civarında olan bir varil petrol fiyatının geçen zaman içerisinde 5 katı olan 100 doları aşması üzerine, Türkiye'deki ham petrol üretiminin yüzde 99'nun gerçekleştirildiği Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki petrol sahalarında arama çalışmalarını yoğunlaştırdı.

TPAO, Batman ve Adıyaman bölge müdürlüklerine bağlı petrol arama sahalarında 2002 yılına kadar yılda toplam 10 kuyuda sondaj yaparken, aradan geçen 5 yıl içerisinde çalışmalarını hızlandırarak, 2007 yılında sondaj yapılan kuyusu sayısını 52'ye yükseltti.TPAO Batman'da geçen yıl 40 kuyuda toplam 69 bin metre, Adıyaman'da ise 12 kuyuda toplam 24 bin 453 metre sondaj yaparken, bu kuyuların 42 tanesinde petrole ulaştı.TPAO geçen yıl Batman'da 666 kuyuda 7 milyon varil ve Adıyaman'da da 174 kuyuda 3 milyon 273 bin varil olmak üzere toplam 840 kuyuda 10 milyon 273 bin varil ham petrol üretimi gerçekleştirdi.

''ZAFER, MATKABIN UCUNDA''


TPAO, 1948 yılında Türkiye'de ilk petrolün bulunduğu ve bugün yaklaşık 200 kuyunun yer aldığı Raman bölgesinde petrol üretimini artırmak için büyük çaba sarf ediyor.

Kurum yeni bir sistemin denendiği 3.5 milyon dolarlık MR-7000 kulesi ve İtalya'dan ithal edilen ayaklı kule ile Raman bölgesinde sondaj yapmaya başladı. TPAO ayrıca Raman petrol sahasında pilot olarak seçilen 7 kuyuya jel solüsyon enjekte ederek petrol üretimini yüzde 40 oranında artırdı.

TPAO Batman Bölge Müdür Vekili Erdal Coşkun, geçen yıl 40 kuyuda sondaj çalışması gerçekleştirdiklerini ve sondaj çalışması sonucunda 32 kuyuda petrole ulaşarak, üretime başladıklarını söyledi. Geçen yıl bölge müdürlüklerine bağlı kuyulardan 7 milyon varil petrol çıkararak ülke ekonomisine kazandırdıklarını bildiren Coşkun, şöyle konuştu:

''Yaklaşık 5 yıl öncesine kadar bölge müdürlüğümüze bağlı petrol sahalarında sondaj yapılan kuyu sayısı 3 ile 6 arasında değişiyordu. Ancak son 5 yılda bu konuda büyük mesafe alındı. Sondaj yapılan kuyu sayısında büyük artış oldu. Geçen yıl 40 kuyu açtık. Yapılan sondaj çalışmaları sonucunda 32 kuyuda petrole ulaşarak üretime başladık. Sondaj yapmak çok maliyetli bir iştir. Sondaj maliyeti; mevki, inilen derinlik ve çeşitli koşullar nedeniyle farklılık gösterir. En düşük sondaj maliyeti 1 milyon dolardır. Bu nedenle faaliyetlerimizde sondaj çok önemlidir. Bunun içindir ki petrol arayanlar 'zafer matkabın ucundadır' tabirini kullanır. Bu yıl da petrol arama konusunda hedefimiz 40 kuyuda 71 bin metre sondaj çalışması gerçekleştirmektir.''

SINIRDA 1 KUYU DAHA AÇILACAK

Suriye sınırında petrol arama çalışmalarının 2005 yılından bu yana devam ettiğini ve bu bölgede petrol çıkarılan kuyu sayısının 20'yi aştığını ifade eden Coşkun, ''Suriye sınırında bu yıl bir kuyuda daha sondaj çalışması başlatacağız. Ayrıca Kozluk-Köseler'de de yeni bir kuyuda sondaj başlattık. Hedefimiz buradaki çalışmalarda 4 bin metreye inmektir'' şeklinde konuştu.

AA
ara verdi
Yeni Haber
Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, uluslararası finansal krizin Türkiye ekonomisindeki etkilerinin, 2006 yılının Mayıs, Haziran aylarına göre daha sınırlı kaldığını belirterek, ''Bu da ülkemiz ekonomisinin, uluslararası şoklar karşısında göreli olarak daha esnek ve daha dayanıklı bir hale geldiğini göstermektedir'' dedi.

Yılmaz, bununla birlikte kırılganlıkların geçmiş dönemlere göre azalmış olmasının, (risklerin mevcut olmadığı) şeklinde algılanmaması gerektiğini vurguladı.

Yılmaz, Merkez Bankasının 76. Olağan Genel Kurulunda yaptığı konuşmada, 2007 yılının Ağustos ayından itibaren ABD emlak piyasasında yüksek riskli konut kredilerinden başlayan ve ardından, para ve sermaye piyasalarına yayılan ''finansal krizin'' ilk etkilerinin reel ekonomide hissedilmeye başladığını, ABD ekonomisinin resesyona gireceği yönündeki beklentilerin kuvvetlendiğini söyledi.

Finansal krizin giderek, global ölçekte bir ekonomik yavaşlamaya yol açacağı görüşünün de belirginlik kazandığını belirten Yılmaz, ancak bu yavaşlamanın boyutu ve şiddetine ilişkin belirsizliklerin halen devam ettiğini kaydetti.

Bu belirsizliklerin uluslararası bankaların geri ödemeyememe riskine odaklanarak, kredi kullandırmakta isteksiz davranmalarına ve finans piyasalarında likidite sıkıntılarının yaşanmasına yol açtığını ifade eden Yılmaz, ''ABD'de emlak piyasalarına kredi sağlayan belli başlı finansal kuruluşların yüksek oranlarda zarara uğraması ve ABD'de resesyon endişelerinin artması, gelişmekte olan ülkelerde risk algılamasının belirgin bir şekilde bozulmasına ve risk primlerinin artmasına neden olmuştur'' dedi.

Türkiye'nin de bu gelişmelerden olumsuz yönde etkilendiği ve risk priminin yine diğer gelişmekte olan ülkelere paralel olarak artış gösterdiğine dikkati çeken Yılmaz, şöyle devam etti:

''Ancak, uluslararası finansal krizin bu aşamada Türkiye ekonomisi üzerindeki etkileri, 2006 yılının Mayıs, Haziran aylarında global likidite koşullarında yaşanan kötüleşmenin yarattığı etkilere göre daha sınırlı kaldı.

Bu da ülkemiz ekonomisinin, uluslararası şoklar karşısında göreli olarak daha esnek ve daha dayanıklı bir hale geldiğini göstermektedir. Bununla birlikte kırılganlıkların geçmiş dönemlere göre azalmış olmasının, (risklerin mevcut olmadığı) şeklinde algılanmaması gerektiğini vurgulamak isterim.''

Yılmaz, risk algılamalarının bozulmaya devam etmesi durumunda Türkiye ekonomisinin dayanıklılığını koruması için mali disiplin ve yapısal reformların devamlılığının kritik önemini koruduğunu söyledi.

Yılmaz, bu çerçevede AB'ye uyum ve yakınsama sürecinin devam etmesi ve ekonomik programda öngörülen yapısal reformların hayata geçirilmesi konusundaki çabaların sürekliliğinin büyük önem taşıdığına işaret etti.

''EKONOMİK BİRİMLERİN MERKEZ BANKASI'NIN KARARLILIĞINA İNANMALARI HAYATİ ÖNEME SAHİP''

Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, ekonomik birimlerin, orta vadeli hedeflere ulaşma konusunda, Merkez Bankası'nın kararlılığına inanmaları ve bekleyişlerini ona göre oluşturmaları için para politikası karar ve uygulamalarının dikkatli ve doğru bir şekilde yorumlanmasının hayati öneme sahip olduğunu söyledi.Yılmaz, maliye politikası ve para politikası arasındaki koordinasyonun, enflasyon bekleyişlerinin oluşturulmasında kullanılan en önemli çapalardan biri olduğunu belirterek bu itibarla, mali disiplinin korunmasının enflasyon hedeflemesindeki kritik önemini bir kez daha vurguladı.

Yılmaz , Merkez Bankası'nın 76. Olağan Genel Kurulu'nun açılışında yaptığı konuşmasında, bugün bulundukları noktada, uzun yıllar boyunca iki haneli seviyelerde seyreden enflasyon oranlarını düşürme konusunda önemli bir mesafe katedilmiş olsa da, henüz fiyat istikrarını sağlama konusunda arzulanan noktaya gelinmediğini söyleyerek, ''Merkez Bankası, enflasyon hedeflerine ulaşılması ve kalıcı fiyat istikrarının sağlanması için gerekli para politikalarını kararlılıkla uygulamaya önümüzdeki dönemlerde de devam edecektir'' dedi.

DEMOGRAFİK DEĞİŞİM SÜRECİ

Türkiye'nin yaşadığı demografik değişim sürecinin, toplam nüfus içinde çalışan nüfusun payının artmasına, bu da işsizlik oranının belli bir düzeyde katılık göstermesine yol açtığını ifade eden Yılmaz, önümüzdeki dönemde kadınların iş gücüne katılım oranının artacağı ve emeğin, sektörler arasındaki yeniden dağılımının devam edeceği göz önünde tutulduğunda, tarım dışı iş gücü arzındaki artışın sürmesinin beklendiğini bildirdi. Yılmaz şöyle devam etti:

''Artan iş gücü arzına yeni istidam olanaklarının yaratılmasının, büyük ölçüde iş gücü piyasalarında esnekliği artırıcı ve maliyetleri düşürücü reformların yapılmasına bağlı olduğu unutulmamalıdır.

Bu aynı zamanda, kayıtlı istihdamı artırarak sosyal güvenlik sistemimizdeki sorunların giderilmesine önemli ölçüde katkıda bulunacaktır.

Reel birim ücretlerin enflasyondaki düşüş sürecine katkıda bulunmaya devam edebilmesi için orta vadede verimliliği destekleyecek ve yatırım ortamını iyileştirecek düzenlemelerin hayata geçirilmesi büyük önem taşımaktadır.''

YAPISAL ÖNLEMLER

Yılmaz, kamu kesiminde maliye politikasının etkinliğinin artırılmasına ve kurumsal yapının güçlendirilmesine yönelik önemli reformlar yapılmasına karşın, özellikle sosyal güvenlik sistemindeki yapısal sorunlardan kaynaklanan harcamaların kontrol altına alınmasını sağlayacak önlemlerin etkin olarak hayata geçirilememesi sonucunda, 2007 yılında maliye politikasının fiyat istikrarını sağlamaya yönelik katkısının ''sınırlı düzeyde'' gerçekleştiğini söyledi.

Nitekim, 2007'nin seçim yılı olması dolayısıyla bazı kalemlere ait harcamaların öngörülen düzeyden fazla artması ve 2007 yılının Kasım ayında tütün ve petrol ürünlerine yapılan dolaylı vergi artışlarının, enflasyon oranını artırıcı yönde etkide bulunduğunu belirten Yılmaz, şöyle dedi:

''Bu değerlendirmeden de görüleceği üzere, kamu kesimine ilişkin reformların tamamlanması, bir yandan kamu maliyesini daha sağlam temellere oturtmak, diğer yandan da fiyat istikrarının kalıcılığını sağlamak açısından hayati önemini korumaktadır.''

CARİ AÇIK

Yılmaz, cari açığın yükselmesine karşın, açığın finansman yapısında özellikle 2006-2007 döneminde kayda değer bir iyileşme olduğunun gözlendiğini belirterek, doğrudan yatırımlar ve uzun vadeli kredi kullanımlarının, cari işlemler açığının tamamını karşılayabilir bir düzeye geldiğini vurguladı.

Portföy yatırımlarının ve kısa vadeli kredilerin ise finansman kaynakları içindeki ağırlığının önemli ölçüde azaldığını kaydeden Yılmaz, finansman tarafında gözlenen bu olumlu gelişmelerin, cari açığın sürdürülebilirliği konusundaki endişeleri azalttığını söylediYılmaz, ''Ancak unutulmamalıdır ki, cari işlemler dengesinin daha sağlıklı bir yapıya kavuşması ve sürdürülebilir büyümenin devamlılığının sağlanması, orta ve uzun vadede verimlilik ve rekabet artışına dayanan ihracat performansına bağlıdır'' dedi

BANKACILIK SEKTÖRÜ

Son dönemde küresel piyasalarda ortaya çıkan çalkantıların, aynı zamanda bankaların likidite riski yönetiminin önemini de bir kez daha ortaya koyduğunu belirten Yılmaz, şöyle devam etti:

''Bu kapsamda bankaların etkin likidite yönetimini özenle sürdürmeleri büyük önem taşımaktadır. Buna ilaveten, reel sektörün yabancı para cinsinden açık pozisyonunun bankacılık sektörü için dolaylı kredi riski oluşturduğu da unutulmamalıdır.

Firmaların tek yönlü kur varsayımında bulunmamaları, çeşitli finansal araçların yardımı ile kur riskine karşı koruma sağlamaları kritik önem taşımaktadır.''

ENFLASYON BEKLEYİŞLERİ

Mart ayı itibarıyla yıllık enflasyon oranının yüzde 9,15 düzeyinde olduğunu ifade eden Yılmaz, gıda ve enerji fiyatlarının enflasyon üzerinde baskı oluşturmaya devam ettiğini söyledi.

Yılmaz ayrıca, 2007 yılı Ağustos ayından itibaren yoğunlaşan küresel finans piyasalarındaki dalgalanmaların devam etmesi ve YTL'nin değer kaybetmesinin de enflasyon ve bekleyişler üzerinde olumsuz etkiler yarattığını kaydetti.

Bu gelişmelerin gecikmeli etkilerinin kısa vadede temel enflasyon göstergelerini olumsuz etkilemeye devam etmesinin kaçınılmaz olduğunu belirten Yılmaz, şunları söyledi:

''Öte yandan, finansal piyasalardaki oynaklığın ve kredi koşullarındaki sıkılaşmanın önümüzdeki dönemde, kredi genişlemesini ve iç talebi sınırlamaya devam edeceği tahmin edilmektedir.

Ancak, ekonomik birimlerin bekleyişlerini oluştururken geçmiş enflasyona ağırlık vermeye başlaması, arz şoklarının ve küresel ekonomideki belirsizliklerin devam etmesi, enflasyon görünümüne ilişkin riskler oluşturmaktadır. Bu nedenle Merkez Bankası Mart ayı itibarıyla politika faizlerindeki indirim sürecine ara vermiştir.''

(AA)
Mart ayı dış ticaret rakamları açıklandı
Türkiye İstatistik Kurumu Mart ayı dış ticaret rakamlarını açıkladı. Mart ayında ihracat, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 3.5 oranında artarken, ithalat da yüzde 1.9 oranında artış gösterdi. 
Ankara, 9 Mayıs 2008 14:32
Görüntü
Türkiye İstatistik Kurumu'nun verilerine göre Mart ayında ihracat bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 3.5 oranında arttı. İthalattaki artış ise yüzde 1.9 oldu. İhracat, ana sektörler itibarı ile, tarım ve Ormancılık sektöründe yüzde 21.7, Balıkçılık sektöründe yüzde 23.2, Madencilik ve Taşocakçılığı sektöründe yüzde 8.7 oranında düşüş gösterirken, İmalat sanayi sektöründe yüzde 4.7 oranında artış gösterdi. Aynı dönemdeki ithalat miktarı ise, Tarım ve Ormancılık sektöründe yüzde 4.8 oranında gerileme gösterirken, Madencilik ve Taşocakçılığı sektörü ile İmalat Sanayi sektöründe 1.7 oranında arttı. Mart ayında Motorlu kara taşıtları dış ticaret rakamlarında da artış oldu. İhracat miktarı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 16.6 oranında artan motorlu kara taşıtları grubunda, ithalatta da yüzde 18.2 oranında arma görüldü. 2008 Ocak-Mart dönemindeki ihracat ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 18.1 oranında artarken, ithalat da yüzde 13.4 oranında artış gösterdi. Enflasyon hortladı: Beş yılın en sıkıntılı nisan ayı

Nisanda giyim ve ayakkabı fiyatları TÜFE'yi yukarı taşıdı. Yıllık enflasyon TÜFE'de yüzde 9.66'ya, ÜFE'de 14.56'ya çıktı. Oranlar, Merkez Bankası'nın yılın tümü için yaptığı revize yüzde 9.3'lük enflasyon tahmininin de tutmayacağını ortaya koydu

03/05/2008 (586 kişi okudu)

RADİKAL -


Büyütmek için tıklayınız
ANKARA - Dış şoklar ve iç gelişmelerin de etkisiyle makro ekonomik göstergelerde bozulmanın arttığı nisan ayında, özellikle giyim fiyatlarındaki artışlara koşut olarak enflasyon adeta kontrolden çıktı. Özellikle üretici fiyatları endeksinde (ÜFE) nisanda yüzde 4.50 ile yaklaşık son 52 ayın en yüksek aylık enflasyonu gerçekleşti.
Toptan fiyatlardaki yüksek artışların perakende fiyatlara henüz yeterince yansımamasına rağmen, tüketici fiyatları (TÜFE) bazında enflasyon da nisanda yüzde 1.68'le son beş yılın söz konusu aydaki en yüksek düzeyinde çıktı. Ocak-nisan dönemindeki toplam enflasyon TÜFE'de yüzde 4.82'ye, ÜFE'de yüzde 11.04'e, yıllık enflasyon da TÜFE'de yüzde 9.66'ya, ÜFE bazında yüzde 14.56'ya ulaştı.
Dört aylık ve yıllık oranlar, Merkez Bankası'nın yılın tümü için yaptığı revize yüzde 9.3'lük enflasyon tahmininin de tutmayacağını ortaya koydu.

Üretici yansıtmaya başlarsa
Beklentilerin çok üstünde açıklanan nisan ayı enflasyon rakamları tüketici fiyatlarında çift hane endişesini iyice güçlendirdi. Yıllık enflasyon, geçen yılın nisanının TÜFE'de 0.47 puan, ÜFE'de 3.7 puan üstünde gerçekleşti.
Nisanda tarım sektöründe fiyat yüzde 2.87, sanayide yüzde 4.9 artınca üreticinin enflasyonu nisanda yüzde 4.50'ye çıktı. Ancak mal satamamaktan korkan üretici maliyet artışını tüketiciye tam yansıtamadı ve tüketicinin enflasyonu yüzde 1.68'de kaldı.
Merkez Bankası'nın faiz artırımlarına yakında başlaması bekleniyor. Tüketici enflasyonunun yüksek çıkmasında en önemli rolü giyim ve ayakkabı sektörü oynadı. Nisanda giyim ve ayakkabı kalemi yüzde 11.69 arttı. Ancak bu fiyat düzeltmesine rağmen giyim ve ayakkabının bir yıllık fiyat artışı hâlâ yüzde 4.99 ekside.

Giyim ve ayakkabı faktörü
Bu aya kadar giyim ve ayakkabı fiyatları yüzde 15 düşüktü. Petrol fiyatlarının artışından dolayı ulaştırma sektöründeki fiyat artışı yüzde 2.38 olurken, gıdadaki fiyat artışı yüzde 1.1'de kaldı. Fiyat artışı içinde asıl kritik rakamı ise üretici fiyatları oluşturdu. Beklentilerin çok üzerinde yüzde 4.5 olarak gerçekleşen ÜFE'de tarımda fiyat artışı yüzde 2.87 olurken, imalat sanayindeki fiyat artışları yüzde 4.92, sanayiide yüzde 4.90 oldu.
Emtia fiyatlarındaki yükselişin etkilerini yakından hisseden üretici fiyatlarında yılbaşından bu yana enflasyon hedefinin çok üzerinde bir artış gerçekleşti ve fiyat artışı yüzde 14.56'ya kadar çıktı. Alt kırılımlarına bakıldığında, ham petrol üretimindeki fiyat artışı yüzde 10.12 olurken, metal cevheri yüzde 19.40, rafine edilmiş petrol ürünleri yüzde 11.63'lük fiyat artışlarına sahne oldu.

Faiz artırımı bekleniyor
Merkez Bankası'nın enflasyonla mücadele açısından dikkatle takip ettiği özel kapsamlı TÜFE göstergelerinde ise çarpıcı bir gelişme yaşandı.
Nisanda enerji ve işlenmemiş gıda ile alkollü içecekler ve tütün fiyat artışını dışarıda bırakan H Endeksi'ndeki artış yüzde 2.56 olarak gerçekleşti. Böylece, Merkez'in 'çekirdek enflasyona en yakın endeks' olarak nitelediği endeks yılbaşından bu yana yüzde 3.33 artarak, yıl sonu enflasyon hedefi olan yüzde 4'e dört ayda yaklaştı.
Analistlerin nisan için tahminleri TÜFE'de yüzde 1.39 ve ÜFE'de yüzde 2.2 artış yönündeydi. TOBB-Reuters Enflasyon Tahmin Anketi'nin nisan sonuçlarına göre TÜFE'nin ortalama yüzde 1.42, ÜFE'nin yüzde 1.58 artacağı öngörülmüştü.
Raymond James Başekonomisti Özgür Altuğ, "TÜFE enflasyonu yıllık TÜFE'nin yükselişte olduğunu teyit etti, bu trendin Merkez Bankası'nın faiz artırımına yeşil ışık yaktığını düşünüyoruz... Merkez Bankası'nın faiz artırımlarına yakında başlayacağı açık. Nisan ayında gıda ve giyim fiyatlarının TÜFE'yi yukarı taşıdığını düşünüyoruz, ÜFE'nin ise kurdaki hareket nedeniyle yüksek geldiğini tahmin ediyoruz" dedi.

Piyasa reaksiyon vermedi
Nisan ayı enflasyon verileri sonrası piyasa tepki vermedi. Bankalararası piyasada enflasyon verileri öncesi 1.2570/1.2600 YTL seviyesinde olan dolar kotasyonları veri sonrası 17.4'te 1.2570/1.2595 YTL seviyesindeydi.
Açıklanan enflasyon verisi öncesinde 13 Ocak 2010 vadeli gösterge kıymetin ortalama bileşik faizi valörlüde yüzde 19.36 iken veri sonrasında da aynı seviyede kaldı.



'Rakamlar yanlış, çocuk mu kandırıyorsunuz?'
Ankara Ticaret Odası (ATO), en son Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz'ın 'tahmini' yüzde 9.3 olarak açıkladığı yıllık enflasyon rakamına karşın, halkın en çok kullandığı 100 mal ve hizmetten 77'sinin fiyatında son bir yılda yüzde 261'e varan oranlarda artış yaşandığını açıkladı. Açıklamada, resmi enflasyon rakamlarıyla piyasadaki gerçek enflasyon arasında 'uçurum' olduğu vurgulandı. ATO'nun araştırmasında, çoğunluğunu gıda maddelerinin oluşturduğu ve halkın en çok kullandığı 100 mal ve hizmetten 77'sinin fiyatlarının bir yılda yüzde 11 ile yüzde 261 oranında artış gösterirken, 16 mal ve hizmetin fiyatının düştüğü, yedi mal ve hizmetin fiyatının ise değişmediği belirtildi. Resmi enflasyon rakamlarının gerçeği yansıtmadığını öne süren ATO Başkanı Sinan
Aygün, "Halkımız resmen kandırılıyor. TÜİK bu hesabı nasıl yapıyor, biri bize anlatsın. Halk TÜİK'in rakamlarına inanmıyor çünkü gerçek enflasyonu biliyor. Vatandaşın kaşığındaki her lokmanın fiyatı korkunç arttı. Çocuk mu kandırıyorsunuz?" dedi

İstanbul'da nisan ayı enflasyonu yüzde 4.26  
İSTANBUL (ANKA)- İstanbul Ticaret Odası (İTO) Nisan ayında İstanbul'da toptan eşya fiyatlarının yüzde 3.89, tüketici fiyatlarının da 4.26 artış gösterdiğini açıkladı.
İTO'dan yapılan açıklamada, İstanbul ili için hazırlanan 1995 bazlı Ücretliler Geçinme İndeksine göre Nisan ayında perakende fiyatlarda yüzde 4,26 Toptan Eşya Fiyatları İndeksine göre toptan fiyatlarda ise yüzde 3,89 artış kaydedildiği belirtildi.
 
Nisan ayında en yüksek fiyat artışı giyim grubunda gözlendi. Giyim Harcamaları grubunda Nisan ayında yüzde 33,75 oranında artış kaydedildi. Artış izlenen alt gruplar; yüzde 41,82 oran ile Kadın Giyimi, yüzde 33,05 ile Erkek Giyimi, yüzde 30,27 ile Çocuk Giyimi yüzde 1,58 ile Kumaşlar grubu oldu.
 
Gıda Harcamaları grubunda Nisan ayında yüzde 3,73 artış görüldü.
 
Bu grupta artış izlenenler yüzde 20,90 oran ile Ekmek ve Tahıllar, yüzde 9,11 ile Dışarıda Yenen Yemek, yüzde 1,74 ile Çeşitli Hazır Yiyecekler, yüzde 1,04 ile Et, Balık ve Kümes Hayvanları, yüzde 0,33 ile Yağlar Süt ve Süt Mamulleri ve yüzde 0,03 ile Tütün Alkollü-Alkolsüz İçkiler indeksi olurken, Yaş, Kuru Sebzede yüzde 7,33 fiyat düşüş görüldü.
 
İTO verilerine göre Ocak-nisan dönemindeki kümülatif enflasyon da toptanda yüzde 8.66, perakende de yüzde 5.58 olarak gerçekleşti.

-YILLIK ENFLASYON-

İTO'nun belirlemelerne göre Nisan ayında perakende fiyatlar bazında yıllık enflasyon yüzde 13,81, toptan fiyatlarda ise yüzde 13,79 oldu. Yirmi dört aylık serilerden oluşan yıllık ortalama artış hesabına göre ise 1995 bazlı Ücretliler Geçinme İndeksi yıllık ortalama yüzde 11,75, Toptan Eşya Fiyatları İndeksi ise yıllık ortalama yüzde 8,56 oranında artış gösterdi.

 

 
İmalatta kapasite değişmedi
İmalat sanayinde kapasite kullanımı, Nisan ayında geçen yılın aynı ayına göre değişmedi ve yüzde 81,7 olarak gerçekleşti.

 

İmalatta kapasite değişmedi

12 Mayıs 2008 11:50

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), ''İmalat Sanayinde Eğilimler 2008 Nisan Ayı'' sonuçlarını açıkladı.

Buna göre, 2007 yılı Nisan ayında yüzde 81,7 olan üretim değeri ağırlıklı kapasite kullanım oranı değişmedi ve bu yılın Nisan ayında da yüzde 81,7 olarak hesaplandı.

Kapasite kullanımı, 2008 yılının Mart ayında ise yüzde 81,2 düzeyinde idi.

 

 

İmalat sanayinde kapasite kullanımı, Nisan ayında, geçen yılın aynı ayına göre değişmedi ve yüzde 81,7 olarak gerçekleşti.

 

İmalat sanayinde ''üretim değeri'' ağırlıklı kapasite kullanımında, Nisanda en yüksek kullanım oranı yüzde 90,3 ile kok kömürü ve rafine edilmemiş petrol ürünleri imalatında görüldü.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), imalat sanayinde eğilimler anketi Nisan ayı sonuçlarını açıkladı.

Buna göre, 2007 yılı Nisan ayında yüzde 81,7 olan üretim değeri ağırlıklı kapasite kullanımı, bu yılın aynı dönemine göre değişmezken, bir önceki aya göre ise 0,5 puan artarak yüzde 81,7 olarak gerçekleşti. Bu yılın Mart ayında kapasite kullanım oranı yüzde 81,2 idi.

Nisanda imalat sanayinde kapasite kullanım oranı, devlet sektöründe yüzde 91,2, özel sektörde ise yüzde 80,4 oldu.

2007 yılın aynı döneminde kapasite kullanım oranları kamuda yüzde 84, özel sektörde yüzde 81,3 olarak belirlenmişti.

-FAALİYET KOLLARINA GÖRE-

İmalat sanayinde iktisadi faaliyet kollarına göre Nisanda kapasite kullanımı en yüksek sektör, yüzde 90,3 ile kok kömürü ve rafine edilmemiş petrol ürünleri imalatı oldu.

Kapasite kullanım oranları, taşıt araçları ve karoseri imalatında yüzde 89,1, diğer ulaşım araçları imalatında yüzde 87,3, ana metal sanayinde yüzde 86,9, ağaç ve mantar ürünleri imalatında yüzde 85,6, kağıt ve kağıt ürünleri imalatında yüzde 85,4, tıbbi, optik, hassas aletler imalatında yüzde 84,1, radyo, televizyon haberleşme cihazları imalatında yüzde 83,3 olarak belirlendi.

Nisan ayında kapasite kullanım oranları, gıda ürünleri ve içecek imalatı yüzde 70,8, tütün ürünleri imalatı yüzde 72,2, tekstil ürünleri imalatı yüzde 77,6, giyim eşyası imalatı yüzde 80,9, derinin işlenmesi bavul ve çanta vb. yüzde 68,1, basım ve yayım imalatı yüzde 73,2, kimyasal madde ürünleri imalatı yüzde 78,5, metalik olmayan diğer mineral madde imalatı yüzde 83, metal eşya sanayi yüzde 78,2, makine ve teçhizat imalatı yüzde 76,6, elektrikli makina cihazları imalatı yüzde 83, plastik kauçuk ürünleri imalatı yüzde 82,8, mobilya imalatı yüzde 77,3 olarak saptandı.

-TAM KAPASİTE İLE ÇALIŞAMAMA NEDENİ-

Nisan ayında, işyerlerinin, tam kapasite ile çalışamamasının nedenleri arasında talep yetersizliği ilk sırada yer aldı. Hammadde yetersizliği, mali imkansızlıklar, işçilerle ilgili meseleler ve enerji yetersizliği diğer nedenler olarak sıralandı.

İç pazarda talep yetersizliği yüzde 49,1 ve dış pazarda talep yetersizliği yüzde 20,1 oranında etkili oldu. Mali imkansızlıklar yüzde 4,3, hammadde yetersizliği, yerli mallarda hammadde yetersizliği yüzde 5,1 ve ithal mallarda hammadde yetersizliği yüzde 2,6, işçilerle ilgili meseleler yüzde 1,9 oranında etkili olduğu belirlendi.

-MAYIS AYI BEKLENTİLERİ-

İş yerlerinde Nisan ayı üretim miktarı yüzde 3,4 artarken, Mayıs ayında da üretim miktarının yüzde 3,5 yükseleceği bekleniyor.

Mayısda iş yerlerinde satış miktarının yüzde 6,2, satış fiyatlarının yüzde 0,7 ve hammadde fiyatlarının da yüzde 1 artacağı öngörüldü.

İmalat sanayinde 2007 ve 2008 yıllarında aylar itibarıyla kapasite kullanım oranları şöyle:

             YILLAR (Yüzde)

     .         --------------

     AYLAR    2007   2008

     ------   ----   ----

     Ocak     78,3   80,3

     Şubat    80,1   79,3

     Mart     82,0   81,2

     Nisan    81,7   81,7

     Mayıs    83,3

     Haziran  83,5

     Temmuz   81,9

     Ağustos  80,3

     Eylül    83,2

     Ekim     83,1

     Kasım    82,6

     Aralık   81,1

    

Nisan ayı zam şampiyonu limon

Yeni Haber
İstanbul'da Nisan ayının zam şampiyonu limon oldu. Nisan ayında geçen yılın aynı ayına göre perakende fiyatlar bazında yüzde 81.1 artış kaydeden limonu, yüzde 79.83'lük artışla bulgur izledi. Fiyatında en çok düşüş görülen madde ise taze fasulye oldu.

İTO'nun belirlemesine göre, ekmek ve tahıllar grubunda dünyada olduğu gibi Türkiye'de de küresel ısınma ve arz yetersizliğinden dolayı yüksek oranda artışlar kaydedildi. Nisan ayı itibariyle yıllık bazda fiyatı en fazla artış gösteren maddelerin başında yaş-kuru sebze ve meyve grubunda yer alan limon geldi.

Nisan 2007'de 2.38 YTL olan limon fiyatı 2008'in aynı ayında yüzde 81.1 artarak, 4.31 YTL'ye çıktı. Ekmek ve tahıllar grubunda limonu, takip eden bulgur bir önceki yılın Nisan ayına oranla yüzde 79.83'lük artış kaydederek, 1.68 YTL'den 3.01 YTL'ye yükseldi. Aynı grupta yer alan ve geçen yılın Nisan ayında 1.45 YTL olan ekmek ise yüzde 50.18 artarak 2.18 YTL oldu.

İTO'nun açıkladığı Nisan Ayında İstanbul Ücretliler Geçinme İndeksine göre 137 maddenin, fiyatlarında artış izlendi. Giyim sektöründe, yeni sezon ürünlerin piyasaya sürülmesinden dolayı kadın giyimi grubunda tayyör Nisan ayında yüzde 52.81 artış oranıyla fiyatı en çok artan ürün oldu. İTO, en fazla fiyat artışı gözlenen diğer maddelerin de giyim sektöründe ve kadın giyimi grubunda yer aldığını bildirdi.

EN FAZLA DÜŞÜŞ TAZE FASULYE FİYATINDA

Nisan ayında toplam 24 maddenin fiyatında ise azalış görüldüğünü bildiren İTO, yaş kuru sebze ve meyve grubunda yer alan ve mevsimsel özelliklere bağlı olarak ürün fazlalığı nedeniyle taze fasulyenin yüzde 38.47 azalış oranıyla Nisan ayında fiyatı en çok düşen madde olduğunu bildirdi. Aylık bazda yine aynı grupta en çok düşüş gösteren diğer ürünler yüzde 31.56 ile bezelye, yüzde 30.49 ile bakla ve yüzde 26.21 ile kabak oldu.

Nisan ayı itibariyle yıllık bazda ise et, balık ve kümes hayvanları grubunda yer alan balık yüzde 43.08 oranındaki düşüşle geçen yılın aynı ayına göre fiyatı en fazla azalış gösteren madde oldu. Geçen yılın Nisan ayında 7.14 YTL olan balığın fiyatı bu yılın aynı ayında 4.06 YTL'ye düştü. Balıktan sonra fiyatında azalış izlenen diğer maddeler ise erik (yüzde 31.03), soğan (yüzde 25.69) ve Boğaziçi Köprüsü Geçiş ücreti (yüzde 18.75) olarak belirlendi.

(ANKA)
Memurlar ek zam istiyor
 
 
 
 

Türkiye Kamu Çalışanları Sendikaları Konfederasyonu (Türkiye Kamu-Sen), yıllık enflasyon hedefinin neredeyse daha yılın ilk üç ayında yakalandığına işaret ederek, hedef revize edilerek memurlara buna göre maaş farkı verilmesini istedi.


Kamu-Sen'den yapılan açıklamada, hükümetin yıllık enflasyon hedefini bilinçli olarak düşük belirlediği, buna göre memur maaşlarına da düşük artış uygulandığı, aradaki yaklaşık 3 milyar YTL'lik farkın da faiz ödemelerinde kullanıldığı ifade edildi.
    
Açıklamada, şöyle denildi:

“Yılın daha üçüncü ayında yıllık enflasyon hedeflerine ulaşılmıştır. Üretici fiyatlarındaki aylık artışın da yüzde 3.17 çıkması önümüzdeki dönemde de enflasyonun düşmeyeceğinin açık bir göstergesidir. Hükümet artık kurnazlık yaparak memurlarımızdan kestiği ödeneği başka çevrelere dağıtma alışkanlığından vazgeçmelidir. Bu nedenle derhal, gerçekti bir şekilde enflasyon hedefi revize edilmeli ve aradaki fark Ocak 2008'den başlamak üzere memur maaşlarına yansıtılmalıdır.”
 
Pirinçte rekor artış
 
 
 
 

Pirinç fiyatları son üç ayda iki kattan fazla artarken, bulgurdaki artış 1 yılda üç kata yaklaştı.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü'ne göre dünya piyasalarında son 1 yılda yüzde 68 oranında artan kaliteli pirincin fiyatı, Türkiye'de ise son üç ayda yüzde 130'a varan oranlarda artış gösterdi. Bulgur, fiyatı son 1 yılda yüzde 155 artmasına karşın pirinçten daha fazla tercih ediliyor.
BM Gıda ve Tarım Örgütü'nün (FAO) Nisan tarihli son raporuna göre, uluslararası pirinç fiyatları, Ocak ayından bugüne kadar ortalama yüzde 20 oranında arttı.
Yüksek kaliteli Tayland pirinci, Mart 2007'ye kıyasla yüzde 68 oranında artarken, Şubat 2008'e kıyasla yüksek kaliteli pirincin fiyatında yüzde 13 oranında artış görüldü.
 
Dev bir otomotiv yatırımı geliyor
 
 
 
 

Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan, dünya otomotiv sektörünün "dev yatırımcılarından" biriyle görüştüğünü ve belli bir noktaya geldiklerini belirtti.
Türk-Bahreyn İş Konseyi 3. Ortak Toplantısında konuşan Çağlayan, "Eğer bir aksilik olmazsa 5 bin kişilik istihdam yaratacak yaklaşık 800 milyon avroluk bir otomotiv yatırımı Türkiye'de gerçekleştirilecek” dedi.
Bakan Çağlayan, dünyanın en büyük 225 uluslararası müteahhitlik firmasından 22'sinin Türk olduğunu, Türk müteahhitlik sektörünün 2007'de 20 milyar dolarlık proje üstlendiğini belirterek, Türk otomotiv sektörünün de büyük başarılar elde ettiğini ve Türkiye'nin dünya otomotiv merkezi olma yönünde ilerlediğini kaydetti. Çağlayan, şöyle devam etti:
“Dün gece 12.00'de bakanlığımda dünya otomotiv sektörünün dev yatırımcılarından biriyle görüştüm. Belli bir noktaya geldik. Eğer bir aksilik olmazsa 5 bin kişilik istihdam yaratacak yaklaşık 800 milyon avroluk bir otomotiv yatırımı Türkiye'de gerçekleştirilecek. İki firmayla daha temasımız devam ediyor. Bir firmayla da el sıkıştık. Önümüzdeki günlerde açıklayacağız. Türkiye'den dünyaya 500 milyon avroluk yıllık ihracat gerçekleştirecekler."
Dünyadaki her bin araçtan 15'inin Türkiye'de üretildiğini, bu konuda özellikle yabancı doğrudan yatırımın ülkeye gelmesi konusunda geceli gündüzlü çok yoğun bir çalışma içinde olduklarını anlatan Çağlayan, serbest piyasa kurallarını hakim kılacak ve Türkiye'de yatırım ortamını iyileştirecek birçok tedbiri aldıklarını ve almaya devam ettiklerini kaydetti.
Konuşmasının ardından gazetecilerin Türkiye'ye yatırım yapacak olan otomotiv şirketlerine ilişkin bilgi vermesini istemesi üzerine Bakan Çağlayan, firma ismi ve hangi ülkeden olduğu yönünde "kopya" veremeyeceğini söyled
35 yaş üstü kamyona vergi affı geliyor
 
 
 
 

Yılbaşından itibaren Ulaştırma Bakanlığı'nın, 35 ve üzeri yaştaki 60 bine yakın ağır tonajlı araçları trafikten çekmek için başlattığı çalışmaya vergi borcu olan araçlarda katılacak.

Vergi borçları nedeniyle hurdaya çıkarılamayan ağır tonajlı araçlara vergi affı getirilecek. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, vergi borçlarının bedelleri geçen 1972 ve daha eski model ağır tonajlı araçlara, vergi affı getireceklerini söyledi. Yıldırım, TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken ve TŞOF Başkanı Fevzi Apaydın'ı makamlarında ayrı ayrı ziyaret etti. Ziyaretleri sırasında açıklama yapan Yıldırım, 1972 ve daha eski model kamyon, otobüs, tanker ve çekicilerin hurdaya ayrılması uygulamasının devam ettiğini vurgulayarak, "Yaşlı araçların vergi borçları bedellerini geçmiş. Vergi affı getirmek suretiyle bu konuyu halletmiş olacağız, TBMM'de yapacağımız bir düzenleme ile halledeceğiz. Hedefimiz, 2 yıl içinde 1972 ve eski modellerden başlayıp, 20 yaş üstü araçları filonun dışına almak" dedi.
 
Türkiye'nin imajını iyi bi yere getirmek için büyük fırsatlar var
 
 
 
 

Dünya Türk Girişimcileri Konseyi Genişletilmiş İstişare Kurulu toplantısı kapsamında düzenlenen basın toplantısında konuşan Coca Cola İcra Başkanı Muhtar Kent, burada bulunmanın kendisi için büyük bir şeref ve onur olduğunu ifade ederek, yurt dışında bulundukları her ortamda Türk yöneticilerinin Türkiye'yi daha iyi tanıtma ve imajını daha da yükseltme ve genç yöneticilere yol açma çalışmaları yaptığını anlattı.
Kent, "Normal işimizin dışında vakit geçirdiğimiz ortamlar bu ortamlar... Yurt dışında üst düzey Türk yöneticileri birer fahri büyükelçi gibi çalışmaktadırlar. Türkiye'nin imajını, markasını daha iyi bir yere getirmek için her zaman büyük fırsatlar var" şeklinde konuştu.

Her ülkenin yurt dışında birer marka olduğunu ifade eden Kent, "Biz de Türkiyemiz'in markasını daha değerli hale getirmek, daha iyi yerlere getirmek için her gün çaba sarf etmekteyiz. Bu oluşumu, bu bakımdan alkışlıyorum, destekliyorum. Konsey Kurul Başkanlığı görevini de en iyi şekilde yürütmek için gayret göstereceğim" dedi.
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ile Kurulu belirleyeceklerini, bir program yapıp, bu koordinasyonu sağlamayı amaçladıklarını kaydeden Kent, bu konuda toplanacak çok meyve bulunduğunu ve başarılı olacaklarına inandığını ifade etti.

Muhtar Kent konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Başarının resmi şöyledir: Türkiye'nin imajını, markasını düzeltmek daha iyi yerlere getirmek daha iyi şekilde Türkiye'ye yatırım çekebilmek aynı zamanda yurt dışında emek veren Türk yöneticilere, girişimcilere, bürokratlara Türk sivil toplum örgütü üyelerine imkan sağlamak, daha iyi şekilde ilerlemelerini sağlamak... Oluşumun hayırlı uğurlu olmasını diliyorum."

Muhtar Kent, şu anda Türkiye'deki yatırım seviyesinin, bu ülkeyi bir üst  seviyeye taşıyacak güçte olmadığını belirterek, "Türkiye'nin tıpkı  Çin'de, Hindistan'da, İrlanda'da, İspanya'da olduğu gibi büyük küresel  sermayelerin sürekli girdisine ihtiyacı var. Türkiye, bu tarz  sermayeleri çekmede rekabetin en ön saflarında yer almalı ve bunu  yapmanın yolu da daha fazla güven, şeffaflık ve devamlılık yaratmadan  geçiyor" diye konuştu.
        
TÜRKİYE İÇİN DAHA ÇOK YATIRIM FIRSATI ORTAYA ÇIKACAK
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ise, Dünya Türk Girişimcileri Konseyi platformu sayesinde Türkiye için daha çok iş, daha çok yatırım fırsatları ortaya çıkacağını belirterek, "Ülkemizin siyasi anlamında dış politikadaki etkinliği artacaktır" dedi.

Hisarcıklıoğlu, Dünya Türk Girişimcileri Konseyi Genişletilmiş İstişare Kurulu toplantısı kapsamında düzenlenen basın toplantısında yaptığı konuşmada, DEİK'in dünya çapında yerleşik Türk girişimcilerini tek bir çatı altında topladığını bildirdi.

Hisarcıklıoğlu, toplantıda dünyanın dört bir yanından katılımcıların yer almasının Türk iş adamlarının birlik ve beraberliğe ne kadar önem verdiğinin en güzel göstergesi olduğunu ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bu platform iki alanda ülkemize büyük faydalar sağlayacaktır. İlk olarak ekonomik anlamda Türk girişimcileri arasında Rusya'dan ABD'ye, Azerbaycan'dan Nijerya'ya kadar uzanan bu işbirliği ağı tarihte ilk defa kurulmuş oluyor. Bu sayede ülkemiz için daha çok iş, daha çok yatırım fırsatları ortaya çıkacaktır. İkinci olarak da ülkemizin siyasi anlamda dış politikadaki etkinliği artacaktır. Özellikle asılsız Ermeni soykırımı iddiaları karşısında yurt dışında yerleşik vatandaşlarımızın sağlam birliktelik oluşturamamasının, sesimizin ve tepkimizin zayıf kalmasına yol açtığı hepimizin malumudur. Oysa bir zamanlar Lenin'in çok isabetle vurgulamış olduğu bir söz var, benim çok hoşuma gidiyor; (Organize olmuş küçük bir topluluk, organize olmamış kitleleri rahatlıkla yönlendirebilir)"
 
07 Mayıs 2008
'DÜŞÜK TEK HANELİ ENFLASYONU YAKALAYACAĞIZ'

ResimANKARA - Mustafa Seven - Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye'nin, orta vadede, kesinlikle düşük tek haneli enflasyonu yakalayacağını söyledi.
Şimşek bu arada, IMF heyetini; Program Sonrası Nihai Değerlendirme için davet edeceklerini, daha sonraki aşamada, eğer hükümet olarak 'İhtiyati Stand-By' konusunda karar almaları durumunda, onun için IMF'yi ayrıca davet edeceklerini vurguladı.
Bakan Şimşek, dünyada gıda ve enerji fiyatlarındaki belirsizlik sürdüğü için, kısa vadede tahminlerde bulunmanın zor olduğunu, ancak gerçekleştirilen yapısal reformlar nedeniyle, enflasyonun orta vadede, kalıcı şekilde, 'düşük tek haneli' rakamlara gerileyeceğini belirtti.
Şimşek, Türkiye'deki enflasyon artışının, para ve maliye politikasından değil, tamamıyla gıda ve enerji fiyatlarından artıştan kaynaklandığının altını çizdi.
Merkez Bankası konusuna da değinen Şimşek, Merkez Bankasının bağımsızlığı ve fiyat istikrarına gönülden inandığını belirterek, "Merkez Bankasının bağımsız olması demek, para politikası kararları verilirken bağımsız hareket etmesidir, yani enstrüman bağımsızlığıdır. Merkez Bankasının ana görevi fiyat istikrarıdır, fiyat istikrarındaki en önemli araç ta faizdir" dedi.
Merkez Bankasına, şuanda ekonomik büyüme görevi verilmediğini belirten Bakan Şimşek, Merkez Bankasının ana hedefinin fiyat istikrarı olduğunu vurguladı.
Türkiye'nin kredi notuna ilişkin gelişmelere de değinen Bakan Şimşek, sosyal güvenlik gibi en hassas alanda bir reformun kabul edildiğini, enerji, istihdam gibi önemli reformların gerçekleştirildiğini, bu reformların etkisiyle, Türkiye'nin kredi notunun artacağını kaydetti.

"Cari açık sorun ama döviz stokumuz güçlü"

 

 


12 Nisan, 2008 10:26:00 (TSİ)
 

 
Orada Neler Oluyor ?

Kameranızı çıkartın, görüntüleri çekin fotoğraflarınızı, videolarınızı ve haberlerinizi CNN Türk için Haberim'e gönderin, yayınlayalım.
Video, fotoğraf veya hikayenizi göndermek için tıklayın.
Hazineden sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, cari açığın sorun olmaya devam ettiğini, ancak Türkiye'deki döviz stokunun herhangi bir sarsıntıyı kaldırabilecek güçte olduğunu söyledi.

Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası'nın bahar dönemi toplantıları için Washington'da bulunan Şimşek, düşünce kuruluşu Brookings Institute'ta konuştu.
 
Şimşek, Türkiye'nin ekonomik olarak gittiği yön konusunda endişelenmek için neden bulunmadığını, yapılan reformlarla ekonominin şoklara çok daha dayanıklı bir konumda olduğunu söyledi.
 
Şimşek, bu çerçevede, küresel ekonomik durumun veya iç siyasi gelişmelerin etkisinin sınırlı olacağına işaret etti.
 
Emeklilik yaşının, 1990'lı yıllardaki politikalarla kadınlarda 38, erkeklerde 42'ye indirilmesini eleştiren Şimşek, bugün bu politikaların ekonomik olarak yol açtığı zararın tersine çevrilmesi için çalıştıklarını kaydetti ve sosyal güvenlik reformuna işaret etti.
 
Bugün emeklilik yaşının 44 olduğunu belirten Şimşek, Avrupa Birliği standartları çerçevesinde bunun düzeltilmesi gerektiğini kaydetti.
 
Bakan şimşek daha sonra soruları yanıtladı. Küresel ve iç koşulların oluşturduğu ortama ilişkin bir soru üzerine Şimşek, Türkiye'nin, zor koşullar altında ilerlemeye daha eğilimli olduğunu söyledi.
 
Bakan Şimşek, zorluklara rağmen kendisinin duruma karamsar bakmadığını vurguladı ve gelişmelerin olası etkisinin, gelecek bir ya da iki yıl içinde, öngörülenden daha düşük bir performans sergileyeceğini kaydetti.
 
2008 yılında Türkiye'nin yüzde 4 büyüyebileceğine inandığını belirten Şimşek, "Türk ekonomisi şu anda, eskiden olduğuna göre çok, çok iyi bir konumda" dedi.
 
Türk-Amerikan ilişkilerinin durumuna ilişkin bir soru üzerine de Şimşek, "ABD ile çok iyi ilişkilerimiz var. Bazı iniş çıkışlar olabilir ama ilişkilerimiz iyi" dedi.
 
Şimşek, Türkiye'nin, hem ABD'de, hem de AB ile "ortak değerleri" paylaştığını vurguladı ve "karşılıklı olarak fırsatlara yoğunlaşmanın" önemli olduğunu söyledi. 

"İhracatı 10 milyar dolar artırdık"

 

 


12 Nisan, 2008 10:43:00 (TSİ)
 

 
Orada Neler Oluyor ?

Kameranızı çıkartın, görüntüleri çekin fotoğraflarınızı, videolarınızı ve haberlerinizi CNN Türk için Haberim'e gönderin, yayınlayalım.
Video, fotoğraf veya hikayenizi göndermek için tıklayın.
Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, 2008 yılının ilk 100 gününde, geçen yıla göre '10 milyar dolar daha fazla' ihracat yapıldığını, ihracatın yaşanan sıkıntılara rağmen artmaya devam ettiğini söyledi.

Bakan Tüzmen, ihracattaki son durumla ilgili olarak değerlendirmede bulundu.
 
2008 yılının ilk 100 gününde ihracat artışının yüzde 37,9 düzeyinde seyrettiğini ifade eden Tüzmen, "Bu yılın ilk 100 gününde bir önceki yıla göre, bitkisel ürünlerde 800 milyon dolar, tarıma dayalı işlenmiş ürünlerde 500 milyon dolar, kimyevi maddeler ve mamullerinde 1 milyar 100 milyon dolar, hazır giyim ve konfeksiyonda 700 milyon dolar, otomotiv ve yan sanayinde 2 milyar 850 milyon dolar, elektrik-elektronikte 500 milyon dolar daha fazla ihracat yaptık" dedi.
 
İhracat artışında ilk sırayı otomotiv ve yan sanayi sektörünün aldığına dikkat çeken Bakan Tüzmen, otomotiv ve yan sanayinin 100 günlük ihracatının 8 milyar doları aştığını kaydetti.
 
100 günlük toplam ihracatın 35 milyar 263 milyon dolara ulaştığını ifade eden Tüzmen, ihracatçının 100 günlük performansının 125 milyar dolarlık hedefe ulaşacaklarını gösterdiğini bildirdi.
 
Günümüzde "düşük fiyat" yöntemiyle ihracatı artırmanın mümkün olmadığını, bunun da Türk ihracatçısı tarafından iyi bilindiğini belirten Bakan Tüzmen, "Türk ihracatçısı olarak yüksek kalite, yüksek fiyat politikasını uyguluyoruz. Yaptığımız araştırmalara göre, hassas elektronik parçalar, hassas makine teçhizat, havacılık, biyo-tıp, özel kimyasallar, ileri teknoloji hizmetleri ve malzemeleri, organik tarım gibi ürünlerin dünya pazarlarındaki payları yükselecek. İhracatçılarımızın bu alanlara doğru kaymalarını istiyoruz. Tekstilde teknik ve akıllı tekstile yönelmelerinin önemine dikkat çekiyoruz. Sürdürülebilir kalkınma için katma değeri yüksek, ileri teknoloji ihtiva eden ürünlerin ihracatını daha da artırmamız gerekiyor" dedi.
 
"Tehditleri fırsata çevirmenin yolunu arıyoruz"
 
Dünya ticaretinde Asya ve Afrika ülkelerinin paylarının artacağının açık bir şekilde görüldüğünü de ifade eden Bakan Tüzmen, bu durumun Türkiye açısından çok önemli olduğunu ve durumun hem tehdit, hem de fırsat olduğunu söyledi.
 
Tüzmen, "Biz tehditleri fırsata çevirmenin yollarını yaratıyoruz. Yeni gelişen duruma göre politikalarımızı gözden geçiriyoruz. Gelişmeleri dikkatle takip ediyor ve proaktif davranıyoruz. İhracatımızın bu kadar artmasının altında yatan gerçek budur. Gerek Asya ülkelerinde, gerekse Afrika ülkelerinde çalışmalarımızı hızlandırıyoruz. Petrol üreten ülkelere yönelik faaliyetlerimizi artırıyoruz" dedi.
 
Bakan Tüzmen, ihracat stratejilerinin temel gelişme eksenlerini de şöyle sıraladı:
 
* İhracatın ithalata bağımlılığının azaltılması,
* İhracata ilişkin üretim sürecinde rekabet gücüne sekte vuran maliyet kaynaklı sorunların giderilmesi,
* Küresel taleplerle uyumlu, katma değeri yüksek ürünler üretimine geçiş sürecinde ar-ge, inovasyon ve bilişim altyapısının güçlendirilmesi,
* KOBİ'lerin desteklenmesi ve varolan yetişmiş işgücü potansiyelinin geliştirilmesi,
* Nihai olarak toplam faktör verimlilik seviyesinin geliştirilmesi için gerekli önlemlerin alınması

Tüzmen: "ABD ile ihracatta gerileme var"

 

 


14 Nisan, 2008 09:40:00 (TSİ)
 

 
Orada Neler Oluyor ?

Kameranızı çıkartın, görüntüleri çekin fotoğraflarınızı, videolarınızı ve haberlerinizi CNN Türk için Haberim'e gönderin, yayınlayalım.
Video, fotoğraf veya hikayenizi göndermek için tıklayın.
Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, Türkiye'nin dünyada en çok ithalat yaptığı ülkelerden birinin ABD olduğunu, ancak ihracatta aynı düzeyin tutturulamadığını ve bu yıl gerilemeyle karşılaşıldığını söyledi.

Amerikan-Türk Konseyi (ATC) 27'nci konferansına katılmak ve çeşitli temaslarda bulunmak üzere Washington'a giden Tüzmen, ATC katılımcıları için Türkiye'nin Washington Büyükelçiliği'nde verilen resepsiyona katıldı.

Tüzmen, "ABD ile ticaret hacminde artış olmakla beraber, bu, daha çok bizim yaptığımız ithalattan kaynaklanan bir artıştı. İhracatta ise gerileme var" dedi.

Tüzmen, ihracattaki gerilemenin altında yatan nedenler arasında Türk lirasının aşırı değerlenmesi, doların uluslararası piyasalarda ve Türkiye'de çok düşük bir para birimi haline gelmesi, ABD'nin ithalatını, özellikle tekstil alanında, ağırlıklı olarak Uzak Doğu'dan temin etmesi ve antidamping soruşturması yüzünden ABD'ye demir-çelik ihracatındaki azalmayı saydı.

Tüzmen, "ABD gibi büyük bir ülkede bu kadar düşük, küçük bir pazar payı olmasını, daha önce eyaletler bazında bir çalışmayla aşmaya çalışmıştık. Ürün çeşitlemesini sağladık, fakat belli alanlarda ciddi ürünlerimiz var. O ürünlerin aynı şekilde devam etmesi lazım" dedi.

Tüzmen, bu ürünler arasında tekstil, konfeksiyon ve mücevheri saydı.

Ayrıca GPS sisteminden Türkiye'nin daha fazla yararlanmak istediğine işaret eden Tüzmen, temasları çerçevesinde, ABD'de bakanlık statüsü taşıyan ABD Ticaret Temsilciliği'nin (USTR) başında bulunan Susan Schwabile de bir araya gelerek Türkiye-ABD ticaretini görüşeceğini kaydetti.

ATC konferansında bir konuşma yapması beklenen Tüzmen, ABD için, "Benim için, dünyanın en büyük pazarından yararlanabilmek önemli. Dünyanın en büyük ithalat yaptığımız ülkelerinden bir tanesi ABD. İhracatta da, aynı şekilde, bir yere götürmeye çalışıyoruz" diye konuştu. 

TMO'ya 100 bin ton pirinç ithalatı izni

 

 


17 Nisan, 2008 09:40:00 (TSİ)
 

 
Orada Neler Oluyor ?

Kameranızı çıkartın, görüntüleri çekin fotoğraflarınızı, videolarınızı ve haberlerinizi CNN Türk için Haberim'e gönderin, yayınlayalım.
Video, fotoğraf veya hikayenizi göndermek için tıklayın.
Bakanlar Kurulu, Toprak Mahsulleri Ofisi'ne (TMO) ''sıfır gümrük vergisiyle'' 100 bin ton pirinç ithalat izni verdi.

Bakanlar Kurulu'nun konuya ilişkin kararı, bugünkü Resmi Gazete'de yayınlandı.

Buna göre pirinç ithalatına dönük 100 bin tonluk tarife kontenjanı açıldı. Söz konusu kontenjan Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğü'ne tahsis edildi.

Bu çerçevede 10.06 GTP çerçevesinde 31 Temmuz 2009 tarihine kadar "sıfır gümrük vergisiyle" 100 bin ton pirinç ithalatı yapılabilecek.

Belirtilen tarife kontenjanı çerçevesinde yapılacak ithalatta, aynı madde kapsamı listede gösterilen gümrük vergisi (yüzde sıfır), bunun dışında yapılacak ithalatta ise ithalat rejimi kararı çerçevesinde söz konusu madde için tespit edilen gümrük vergisi uygulanacak.

Bu karar kapsamında yapılacak ithalat için Dış Ticaret Müsteşarlığı'nca (İthalat Genel Müdürlüğü) ithal lisansı düzenlenecek. İthal lisansının gümrük yükümlülüğünün doğduğu tarihte ithalatçı tarafından ilgili gümrük idaresine ibrazı gerekiyor.

Bu karar kapsamında düzenlenen ithal lisansları 31 Haziran 2009 tarihine kadar geçerli olacak. Bu karar kapsamında ithal edilecek maddelerin, ithal lisansının geçerlilik süresi içinde serbest dolaşıma girmesi de zorunlu. İthal lisansı üçüncü kişilere devredilemeyecek.

Bu kararda yer almayan hususlarda, ithalat rejimi kararı ve diğer ilgili mevzuat hükümleri uygulanacak.

Bakanlar Kurulu'nun kararı, bugünden geçerli yürürlüğe girdi. Bu karar hükümleri Dış Ticaret Müsteşarlığı'nın bağlı olduğu bakan tarafından yürütülecek.

Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen ile TMO Genel Müdürü İsmail Kemaloğlu, dünkü açıklamalarında, pirinçteki spekülatif hareketlerin önlenmesi için hükümetin, TMO'ya 100 bin ton çeltik ithalatı yetkisi verdiğini, kararın imzada olduğunu söylemişlerdi.

TMO Genel Müdürü Kemaloğlu, ayrıca tarife kontenjanı kapsamında 78 bin ton ithalat imkanı bulunduğunu vurgulamıştı. 

Çimento fiyatları ucuzladı

 

 


17 Nisan, 2008 10:11:00 (TSİ)
 

 
Orada Neler Oluyor ?

Kameranızı çıkartın, görüntüleri çekin fotoğraflarınızı, videolarınızı ve haberlerinizi CNN Türk için Haberim'e gönderin, yayınlayalım.
Video, fotoğraf veya hikayenizi göndermek için tıklayın.
Çimento fiyatları ortalama yüzde 10 oranında ucuzladı. Geçen yıl 7.5 YTL olan bir torba çimento, 6 YTL'ye kadar düştü.

Geçen yıl fabrika teslim tonu (KDV hariç) 93 YTL olan torbalanmış çimento, ocak ayından itibaren ucuzlamaya başlayarak 83 YTL'ye kadar düştü.

Dökme çimento fiyatları da yine yüzde10 oranında ucuzladı. Geçen yıl 7.5 YTL'ye satılan 50 kilo ağırlığındaki 1 torba çimento perakende 6 YTL'ye kadar düştü.
 
Firma yetkilileri, sektördeki bazı fabrikaların fiyatları aşağı çekmesi sonucu rekabet ortamının oluştuğunu, bunun sonucu olarak da fiyatların ortalama yüzde 10 oranında gerilediğini ifade etti.

ÖYK, TEKEL Sigara'nın satışını onayladı

 

 


24 Nisan, 2008 09:26:00 (TSİ)
 

 
Orada Neler Oluyor ?

Kameranızı çıkartın, görüntüleri çekin fotoğraflarınızı, videolarınızı ve haberlerinizi CNN Türk için Haberim'e gönderin, yayınlayalım.
Video, fotoğraf veya hikayenizi göndermek için tıklayın.
Özelleştirme Yüksek Kurulu (ÖYK), TEKEL Sigara'nın 1 milyar 720 milyon ABD doları 'peşin' bedelle, British American Tobacco'ya (BAT) satışını onayladı.

Konuya ilişkin ÖYK Kararı, Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlandı.

Karara göre, Adana, Ballıca, Bitlis, Malatya ve Tokat sigara fabrikaları ile bu fabrikaların kullanımında bulunan taşınmazlar şirkete satılacak.
 
İstanbul, Adana, Ballıca, Malatya ve Tokat sigara fabrikalarının envanter kayıtlarında yer alan makine ve teçhizat, yedek parça, hammadde, yarı malul ve mamul stokları ile sarf malzemesi nitelikli varlıklar, işletme malzemeleri ve üretim faaliyetlerinde kullanılan tüketim malzemeleri, taşıtlar, demirbaşlar, diğer varlıklar ile yatırım programı çerçevesinde alımı yapılmış olan makine ve teçhizat ile sigara fabrikalarının üretim işi ile ilgili sözleşme imza tarihi itibariyle tüm siparişler ve bunlara ait sözleşmeler şirkete devredilecek.
 
Adana, Ballıca, Bitlis ve Tokat sigara fabrikalarının sahası içinde bulunan lojmanlar satılacak.

Şirketin sahip olduğu sigara reçeteleri gibi ticari sır niteliğindeki bilgiler ve bunlarla ilgili hak ve yükümlülükler de satış yapılan şirkete devredilecek.

İdare Yaprak Tütün Stoku'nun 25 bin tonluk kısmı ile satış sözleşmesi imza tarihi itibarıyla şirkete ait olacak, Sigara Pazarlama ve Dağıtım A.Ş. başmüdürlüklerinin depolarında ve başmüdürlüklere bağlı perakende satış mağazalarında mevcut sigara stokları ise satılacak.
 
İhale üzerinde kalan BAT Tütün Mamulleri Sanayi ve Ticaret A.Ş.'nin Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından verilecek süre içerisinde satış sözleşmesini imzalamaktan imtina etmesi ve/veya ihale şartnamesinin öngördüğü yükümlülükleri yerine getirmemesi halinde, geçici teminat irat kaydedilerek ihaleye konu varlıkların ihale sonucunda ikinci durumda bulunan Strand Investment S.ar.l'ye nihai teklifi olan bir milyar 700 milyon ABD doları peşin bedelle ihale şartnamesi çerçevesinde satış ve devri yapılacak.
 
Strand Investment S.ar.l'nin ÖİB tarafından verilecek süre içerisinde satış sözleşmesini imzalamaktan imtina etmesi ve/veya ihale şartnamesinin öngördüğü yükümlülükleri yerine getirmemesi halinde ise geçici teminat irat kaydedilerek ihale iptal edilecek. 

2008 sonu enflasyon tahmini yüzde 9.3

 

 


30 Nisan, 2008 10:25:00 (TSİ)
 

 
Orada Neler Oluyor ?

Kameranızı çıkartın, görüntüleri çekin fotoğraflarınızı, videolarınızı ve haberlerinizi CNN Türk için Haberim'e gönderin, yayınlayalım.
Video, fotoğraf veya hikayenizi göndermek için tıklayın.
Merkez Bankası (MB) Başkanı Durmuş Yılmaz, 2008 yılı sonunda enflasyonun yaklaşık yüzde 9.3 düzeyinde gerçekleşeceğinin tahmin edildiğini açıkladı.

Yılmaz, Merkez Bankası tarafından hazırlanan "Enflasyon Raporu"nu açıkladığı basın toplantısında, enflasyonun yüzde 70 olasılıkla 2009 yılı sonunda, orta noktası yüzde 6.7 olmak üzere, yüzde 4.9 ile 8.5 arasında gerçekleşeceğinin tahmin edildiğini bildirdi.

Yılmaz, gıda fiyat enflasyonunda kademeli bir düzelme olacağı varsayımı altında, enflasyonunun 2010 yılı sonunda yüzde 4,9 düzeyine, 2011 yılının ortalarında ise yüzde 4 seviyesine düşmesinin beklendiğini de bildirdi.

Arz şoklarının beklenenden daha uzun sürmesi ve ikincil etkilerinin görülmeye başlanmasının, tahminlerin belirgin olarak yukarı yönlü güncellenmesine neden olduğunu kaydeden Yılmaz, bu doğrultuda para politikasının daha temkinli bir duruş aldığını söyledi.
 
"Daha gevşek politika izlenmesi söz konusu değil"
 
Yılmaz, enflasyonun orta vadede yüzde 4 olan hedefe doğru yaklaşmasının 2 yıldan daha uzun bir süre alabileceğine işaret ederek, "Ancak bu durum, Merkez Bankası'nın daha gevşek bir politika izleyeceği anlamına gelmemelidir" dedi.

Yılmaz, "Aksine tahminler, önümüzdeki dönemde para politikasının kademeli ve ölçülü şekilde sıkılaştırdığı bir duruşa göre yapılmıştır. Para politikası olumsuz haberlere karşı, olumlu haberlerden daha duyarlı bir duruş sergileyecektir. Bu yaklaşım, fiyat istikrarını sağlama konusundaki kararlılığımızın bir göstergesi olarak algılanmalıdır" dedi.
 
Ayrıca uygulanan maliye politikaları ve yapısal reform sürecinin, en az para politikası kadar önem taşıdığına işaret eden Yılmaz, "Enflasyonun tek haneli rakamlara inmesinde, maliye politikalarının katkısı büyük olmuştur. Bundan sonra da fiyat istikrarına giden yolda, maliye politikalarının desteği önemli olacaktır. Özellikle mevcut konjonktürde ekonomimizin dayanıklılığını koruması için mali disiplin ve yapısal reformların devamlılığı kritik önem taşımakta" görüşünü dile getirdi.
 
"Mevcut koşullar altında tahminler nasıl değişti?"
 
Durmuş Yılmaz, enflasyon raporunun açıklandığı basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Bir gazetecinin, Yılmaz'ın konuşmasında sıkı para politikalarına vurgu yapmasına dikkati çekerek, "Bunun bir takım maliyetlerin piyasalara yaşatılması anlamına mı geldiğini" sorması üzerine Merkez Bankası Başkanı, şunları söyledi:

"Yüzde 4 hedefinin 2008 sonunda tutturulacağını söylemiyoruz ve buna uygun bir parasal sıkılaştırmadan söz etmiyoruz. Toplantıyı yapmamızın nedeni, bu konuda Merkez Bankası ne düşünüyor, mevcut koşullar altında tahminler nasıl değişti?

Kamuoyuyla paylaşıyoruz ki, kamuoyu bundan sonra alacağı kararlarda, en azından orta ve uzun vadede enflasyon hedefini, 2011'e kadar sarkabiliyor elimizdeki senaryoya göre, kısa vadede de bizim tahminlerimizi çapa olarak almaları, kararlarını buna göre oluşturmalarını söylüyoruz."

Bir gazetecinin, Yılmaz'ın bundan önce özellikle kamu ücret artışlarında hedef enflasyonun baz alınmasına yönelik açıklamaları bulunduğuna dikkati çekerek, "Çapa olarak enflasyon tahminlerinin baz alınmasını önerdiniz gruba kamu da dahil mi?" diye sorması üzerine Yılmaz, "Evet, dahil" karşılığını verdi.

"Kredibilite açığımız var"

Enflasyon tahmininin yüzde 9.3 olarak revize edildiği bir ortamda, Merkez Bankası'nın kredibilite kaybı olup-olmadığına yönelik soru üzerine Yılmaz, "Baştan beri söylüyoruz, biz iki yıl üst üste hedefini tutturamamış bir bankayız, bizim gibi hedefini tutturamayan merkez bankaları da var" dedi.

Dünyada enflasyon yükseliş trendine girdiğine işaret eden Yılmaz, "Burada önemli olan nokta, açık ve netlik ile topluma karar alıcıları yön göstermek ve bu yönü gösterirken de enflasyonun önümüzdeki dönemde nasıl bir patika takip edeceğini, mümkün olduğu kadar elimizdeki veriler çerçevesinde, net bir şekilde ortaya koymak" diye konuştu.

Yılmaz, 2002-2005 yılları arasında uygulanan örtük enflasyon hedeflemesi sürecinde önemli başarı elde edildiğini, enflasyonun iki haneli rakamlardan yüzde 7'ler düzeyine çekildiğini anlattı.

Bankanın arkasında böyle bir başarı grafiği bulunduğunu ancak daha sonra gelişen arz şokları nedeniyle bunun gerçekleşemediğini ifade eden Yılmaz, "Bugün itibarıyla açık enflasyon hedefine geçtiğimiz dönemden bu yana bir başarı grafimiz yok, bu bizim için önemli bir kredibilite sorunu, bunu kabul ediyoruz" diye konuştu.

Enflasyon hedefinden sapma gösteren bazı merkez bankalarını örnek gösteren ancak bunların bir başarı grafiği bulunduğunu kaydeden Yılmaz, bu başarı grafiğinin toplumda beklentilerin bozulmamasına yardımcı olduğunu vurguladı.

Yılmaz, "Bizim böyle bir başarı grafiğimiz yok ve bize bundan sonra düşen kararlılığımızı topluma iletmek ve toplumu Merkez Bankası'nın enflasyon ile mücadelesinde kararlılığına inandırmak. Biz, buna inandırdığımız ve doğru adımlar attığımız takdirde, başarılı olacağımızı düşünüyoruz" dedi. Yılmaz, bankanın bugün itibarıyla bir "kredibilite açığı" bulunduğunu ifade etti.

IMF ile ilişkiler

IMF ile ilgili ilişkilere yönelik soru üzerine de Yılmaz, program ne olursa olsun önemli noktanın Türkiye'nin ne yaptığı olduğunu vurguladı.

Yılmaz, "Biz işlerimizi doğru yaptığımız sürece, bugüne kadar yapageldiklerimizi daha da ileriye götürdüğümüz sürece, mali disiplin, para politikası ve makro istikrarda ben bir problem görmüyorum. Ancak uluslararası camiaya bugüne kadar yapılanların yapıldığı ve yapılacağı konusunda bir yeşil ışık yakması açısından, IMF ile bir şekilde parasız bir anlaşmanın sürdürülmesinin doğru olacağını düşünüyorum" diye konuştu.

Cari açığın finansmanı

Uluslararası piyasalardaki dalgalanmaya dikkat çekilerek, bunun cari açık finansmanını ne ölçüde etkileyeceğinin sorulmasına karşılık da Yılmaz, "Türkiye'nin dış finansman kaynağını da göz önünde bulundurduğunuzda bir sıkılaştırmadan söz edebiliriz, işlerin önceki yıldaki kadar kolay olmayacağını söyleyebiliriz" dedi.
 
"Önceden konulan sınırlara uyulsun"

Başkan Yılmaz, bir soru üzerine, maliye politikası tarafından verilen desteğin faiz politikasına yön vereceğini belirterek, "Maliye politikası tarafından ne kadar çok destek verilirse, faiz politikası o şekilde yönetilecek ve yönlendirilecek. Buralarda para politikasını sıkıntıya sokacak bir durum ortaya çıkarsa biz tabii bunları hesabımızın, kitabımızın içine koymak durumundayız" şeklinde konuştu.

Bir başka gazetecinin, 'maliye politikası desteği ile neyi kastettiğini biraz açmasını istemesi' üzerine Yılmaz, ekonomik aktivitenin, bir çerçeve içinde oluştuğunu ve çerçevenin ön koşullarını da yapılan programın belirlediğini ifade etti.

Yılmaz, "Bizim burada söylediğimiz şey şu; yılbaşında toplum ile bir mukavele yapılıyor. O mukavele nedir? Bütçe. O bütçenin içinde kalındığı sürece, biz hesabımızı, kitabımızı ona göre yaparız, uygulamalarımızı ona göre yaparız. Söylediğimiz bu, önceden konulan sınırlara uyulsun" dedi.

Kapatma davası

Öte yandan 'İktidar partisinin kapatılma davasının, ekonomiyi ne şekilde etkilediği' hakkındaki soru üzerine Yılmaz, daha öncede farklı koşullarda kendisine siyasi riskler hakkında sorular sorulduğunu kaydederek, "Bunlar hayatın gerçeği, evet bir belirsizlik durumu. Bunlar ekonomik faaliyetleri bir şekilde etkiliyor. Bizim görevimiz, bunların elimizdeki verileri nasıl etkilediğini görerek, yine görev alanımız içinde, elimizdeki imkanlarla buna tepki vermek" diye konuştu.

Yılmaz, kapatma davasının ekonomik olumsuzluklara ne kadar etkisi olduğuna dair ellerinde bir rakam bulunmadığını söylerken, "Bu bir belirsizliktir, ekonomik faaliyetler boşlukta cereyan etmiyor, bunlar hayatın gerçekleri ve ekonomik verileri şöyle veya böyle etkiliyor" dedi.

İş kazalarının maliyeti yılda 4 milyar YTL

 

 


6 Mayıs, 2008 11:12:00 (TSİ)
 

 
Orada Neler Oluyor ?

Kameranızı çıkartın, görüntüleri çekin fotoğraflarınızı, videolarınızı ve haberlerinizi CNN Türk için Haberim'e gönderin, yayınlayalım.
Video, fotoğraf veya hikayenizi göndermek için tıklayın.
Türkiye'de, iş kazaları ve meslek hastalıklarının toplam maliyetinin yılda 4 milyar YTL olduğunun tahmin edildiği açıklandı.

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Makina Mühendisleri Odası'nın (MMO) "İş Sağlığı ve Güvenliği Raporu" açıklandı.

Türkiye'de iş sağlığı ve güvenliğine gereken önemin verilmediği, yasa, yönetmelik ve uygulamalarda yetersiz kalındığı öne sürülen raporda, iş kazalarına ilişkin veriler, meslek hastalıkları ve iş kazaları, iş güvenliği konuları irdelendi.

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) rakamlarına göre dünyada, her yıl 270 milyon iş kazasının gerçekleştiği, her yıl yaklaşık 2 milyon 200 bin insanın iş kazaları ve meslek hastalıkları nedeniyle yaşamını yitirdiği belirtildi.

Her gün yaklaşık 6 bin kişinin iş kazası veya meslek hastalıkları nedeniyle öldüğü belirtilen raporda, "Yıllık toplamda 350 bin kişi iş kazası, 1 milyon 700 bin kişi ise meslek hastalıklarından dolayı yaşamını yitirmektedir" denildi.

Türkiye'de durum
 
2007 yılı ve 2008 yılının ilk aylarının Türkiye'de iş kazalarının yoğun olarak konuşulduğu bir dönem olduğu ifade edilen raporda, "Türkiye sanayisi ve çalışma yaşamı iş kazaları, ölüm ve yaralanmada rekorlara koşma yolundadır" görüşü dile getirildi.
 
Türkiye'de iş sağlığı ile ilgili yasal düzenlemelere göre 50'den az sayıda işçinin bulunduğu işyerlerinde sağlık birimi oluşturulmasının zorunlu olmadığı belirtilen raporda, şöyle denildi:

"En yüksek iş kazası oranı, toplam işyeri sayısının yüzde 98'ini oluşturan ve İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu (İSGK), işyeri hekimi, iş güvenliği uzmanı, işyeri hemşiresi veya sağlık memuru bulundurma gibi zorunlulukların bulunmadığı KOBİ'lerde görülmektedir."
 
"İşyerlerinin yüzde 5'e yakını denetlenebiliyor"

Çalışma yaşamında esnek istihdam ve esnek üretimin yaygınlaşması ile çalışma saatlerinin arttığı, bu durumun iş kazalarında önemli rolü bulunduğu belirtilen raporda, "yetersiz olan müfettiş kadroları ile ülkedeki tüm işyerlerinin her yıl ancak yüzde 5'e yakınının denetlenebildiği" vurgulandı.

Raporda yer alan Türkiye'deki iş kazalarına ilişkin verilerden bazıları şöyle:

"İş ve meslek hastalıkları sonucu ölüm sayısı 1997'de bin 473 iken 2003'e kadar göreli düşüş göstermiş, 2004'ten itibaren artışa geçerek 2006'da bin 601'e ulaşmıştır.

SSK istatistiklerine göre, 2006 yılında gerçekleşen 79 bin 27 iş kazasında bin 601 çalışan insanımız yaşamını yitirmiş, 2 bin 267 kişi sürekli iş göremez (sakat) duruma düşmüş, 574 kişi meslek hastalığına yakalanmıştır.

İş kazasının en yüksek olduğu saat, çalışma diliminin ilk saatleridir. İş başı yapıp ilk bir ay içerisinde meydana gelen kazaların toplam kazaya oranı yüzde 9.

En fazla kaza yaşanan sektör 10 bin 283 iş kazası ile toplam iş kazalarının yüzde 14'ünü oluşturan 'metalden eşya imalatı'. İkinci sırada 6 bin 483 iş kazası ile toplam kazaların yüzde 9'unu oluşturan inşaat sektörü, üçüncü sırada 6 bin 11 iş kazası ile toplam kazaların yüzde 8.5'ini oluşturan kömür madenciliği geliyor.

En fazla ölüm yaşanan sektörler arasında 290 kişi (yüzde 25) ile inşaat sektörü birinci sırada, 163 kişi (yüzde 10) ile nakliyat ikinci sırada. Ancak ilginç olan 'bilinmeyen' kategorisinin yüzde 32 ile asıl birinci olmasıdır."
 
Her 5 saatte bir 1 çalışan hayatını kaybediyor
 
Raporda, her 6 dakikada bir iş kazası meydana geldiği her 5 saatte 1 çalışanın (her gün en az 4 çalışan) hayatını kaybettiği, her 4 saatte 1 çalışanın sürekli iş göremez şekilde sakat kaldığı kaydedildi.

En fazla iş kazası yaşanan illerin sırasıyla 9 bin 697 iş kazası ile İstanbul, 9 bin 258 iş kazası ile İzmir, 7 bin 440 iş kazası ile Bursa olduğu belirtildi.

Zonguldak'ın iş kazası ve meslek hastalığı sonucu ölümlerde 22 kişi ile 14'üncü sırada, toplam iş kazası sayısında 2 bin 988 kaza ile 7'nci sırada yer aldığı vurgulandı.

Kadınların en fazla iş kazası geçirdikleri sektörlerde 835 iş kazası ile dokuma sanayinin birinci, 493 iş kazası ile giyecek ve hazır dokuma eşya sanayinin ikinci, 335 iş kazası ile gıda sanayinin üçüncü sırada olduğu kaydedildi.

Raporda, "meslek hastalıklarının gerçeğinden çok az göründüğü, Türkiye'de henüz meslek hastalıkları konusunda yaygın bir çalışma olmadığı" ifade edildi.

Sanayileşmiş ülkelerde iş kazaları ve meslek hastalıklarının toplam maliyetinin, bu ülkelerin GSMH'nın yüzde 1'i ile yüzde 3'ü arasında değiştiğinin tahmin edildiği belirtilen raporda, "Bu açıdan Türkiye'de en iyimser rakamla, iş kazaları ve meslek hastalıklarının toplam maliyetinin yılda 4 milyar YTL olduğu tahmin edilmektedir" denildi.
 
Çözüm önerileri
 
Rapordaki çözüm önerilerinden bazıları ise şöyle:

"4857 sayılı İş Yasası tamamen işverenlerin çıkarları doğrultusunda şekillendirilmiştir. Bütün tarafların katılımı ile demokratik bir yasa çıkarılmalı.

İş Sağlığı ve Güvenliği Kanun Tasarısı Taslağı, TMMOB, TTB, TBB, sendikalar ve üniversitelerin görüşleri alınarak yeniden düzenlenmeli. İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili yasa, tüzük ve yönetmelikler uluslararası sözleşme, standart ve normlar dikkate alarak yenilenmeli ve hayata geçirilmeli.

Başta KOBİ'ler olmak üzere, 50'den daha az işçi çalıştıran işyerlerinde İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulları'nın kurulması yasalarla güvence altına alınmalı. İş sağlığı ve güvenliği hizmetleri bütün işyerlerini ve tüm çalışanları kapsamalı.

İş kazaları ve meslek hastalıklarının önüne geçilebilmesi için işyerlerinde 'önce insan, önce sağlık, önce iş güvenliği' anlayışı yerleştirilmeli, iş sağlığı ve güvenliği eğitimine önem verilmeli, eğitim almamış çalışana işbaşı yaptırılmamalı.

Üretim sürecinde kullanılan ekipmanlar ve kişisel koruyucular, ilgili standart ve mevzuata uygun olarak üretilmeli. Tüm çalışanlar insana yakışır 'norm ve standartta' bir sosyal güvenlik şemsiyesi altına alınmalı.

Sigortasız ve sendikasız çalıştırma önlenmeli, kayıtdışı ekonomi kayıt altına alınmalı. Ucuz işgücü olarak görülen kadın işçilik üzerindeki tüm olumsuz uygulamalar kaldırılmalı, ürkütücü boyutlara ulaşan çocuk emeği sömürüsü
ortadan kaldırılmalı.

İş kazası araştırmaları gerçekçi ve güvenilir olmalı. İş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin sunumu için belirli işçi sayısı aranmamalı." 

TT'nin % 15'i 1.9 milyar dolara arz edildi

 

 


12 Mayıs, 2008 11:12:00 (TSİ)
 

Kilci: ''Yurtiçi yatırımcılardan 4.7 katı, yurtdışı yatırımcılardan ise 4.3 katı talep alındı''
Orada Neler Oluyor ?

Kameranızı çıkartın, görüntüleri çekin fotoğraflarınızı, videolarınızı ve haberlerinizi CNN Türk için Haberim'e gönderin, yayınlayalım.
Video, fotoğraf veya hikayenizi göndermek için tıklayın.
Özelleştirme İdaresi Başkanı Metin Kilci, Türk Telekom'daki yüzde 15 Hazine hissesinin halka arzında, toplam halka arz büyüklüğünün '1.9 milyar ABD doları' düzeyinde gerçekleştiğini açıkladı.

Kilci, kesin talep sonuçlarınını değerlendirilmesiyle yurtiçi yatırımcılara ayrılan payın yüzde 35'ten yüzde 40'a yükseltildiğini, yurtdışı yatırımcılara ayrılan payın ise yüzde 60'a çekildiğini açıkladı.

Özelleştirme İdaresi Başkanı Kilci, halka arz sonuçlarına ilişkin düzenlenen basın toplantısında, yurtiçi yatırımcılardan '4.6 milyar YTL', yurtdışı yatırımcılardan ise '6.3 milyar YTL' talep toplandığını söyledi.

Kilci, buna göre kesin talep sürecinde, yurtiçi yatırımcılardan bu gruba ayrılan hisselerin 4.7 katı, yurtdışı yatırımcılardan ise 4.3 katı talep alındığını belirtti.

Kilci, toplam halka arz büyüklüğünün 1.9 milyar ABD doları düzeyinde gerçekleştiğini, bunun 1 milyar 150 milyon dolarlık kısmının yurtdışında yerleşik kurumsal yatırımcılara tahsis edildiğini kaydetti.

Hisse satış fiyatı 4.60 YTL

Kilci bu arada, 1 YTL nominal değerli hissenin satış fiyat aralığının daha önce "3.90 - 4.70 YTL" olarak tespit edildiğini anımsatırken, satış fiyatının 4.60 YTL olarak belirlendiği bildirdi.

"Ek satış hakkını kullanmadık"

Kilci, ek satış hakkına yönelik soru üzerine, bu işlemde ek satış hakkını kullanmadıklarını, bu durumun, tamamen talep karşısında fiyatlandırmayla birlikte yapılan teknik değerlendirmenin sonucu alınan bir karar olduğunu söyledi.

Kararın, bir diğer gerekçesinin ise hissedarlar sözleşmesine göre yüzde 15'in üzerinde kamu hissesinin azalması durumunda, Türk Telekom Yönetim Kurulu'ndaki yönetim hakkının daha da sınırlanmasının söz konusu olabileceğini belirten Kilci, "Çok az bir hisse daha satarak, bu haklardan vazgeçilmesi söz konusu olabilecekti. Dolayısı ile tercihimizi bu noktada yaptık" dedi.

"Dünyada, en büyük 5'inci halka arz"

Kilci, Türk Telekom'un halka arz işlemi çerçevesinde, özellikle yabancı yatırımcılar tarafından gösterilen ilgi ve elde edilen başarının, gelişmiş piyasalarda başlayan ve ardından da tüm global piyasaları etkisi altına alan istikrarsızlık ortamında, Türkiye'ye yönelik bir "güvenoyu" olarak nitelendirilmesinin yanlış olmayacağını söyledi.

Kilci, yatırımcıların, piyasalardaki istikrarsızlıklara karşı, oldukça seçici olmaya başladıkları bir konjonktürde gerçekleştirilen halka arz işleminde, Türk Telekom'un 2005 yılındaki özelleştirme işlemi sonrasında cazip bir yatırım fırsatına dönüştüğünün de ortaya çıktığını ifade etti.

Halka arzdan 1.9 milyar dolar gelir

Kilci, "2008'de dünyada bugüne kadar yapılan en büyük 5'inci halka arz olan Türk Telekom hisselerinin halka arzından, yaklaşık 1.9 milyar dolar (2.4 milyar YTL) gelir elde edilecek. Türk Telekom halka arzı ülkemizde elde edilen gelir açısından en büyük halka arz olarak tarihe geçecek" dedi.

Kesin hisse fiyatı 4.60 YTL

Kesin hisse fiyatının 4,60 YTL olarak belirlendiğini kaydeden Kilci, bu rakam bazında şirket değerinin 15.5 milyar dolarına, hisse değeri bazında ise 12.7 milyar dolarına tekabül ettiğini söyledi.

Kilci, ön talepte 1.1 milyon lot ve 5.3 milyar YTL tutarında ön talep geldiğini belirtirken, Türkiye dışında, Almanya, ABD, İsveç, Birleşik Arap Emirlikleri, İngiltere ve Suudi Arabistan olmak üzere, 6 farklı ülkede yerinde tanıtım toplantısının gerçekleştirildiğini kaydetti.

Kesin talep döneminde, yurtiçi yatırımcılardan 995 milyon lot ve 4.6 milyar YTL, yurtdışı yatırımcılardan ise 1.4 milyar lot ve 6.3 milyar YTL talep gerçekleştiğini belirten Kilci, yurtiçi yatırımcılardan bu gruba ayrılan hisselerin 4.7 katı, yurtdışı yatırımcılardan ise bu gruba ayrılan hisselerin 4.3 katı talep geldiğini söyledi.

Yurtdışı satış

Kilci, toplam halka arz büyüklüğünün 1.9 milyar dolar düzeyinde gerçekleştiğini ve bunun 1.15 milyar dolarlık kısmını, yurtdışında yerleşik kurumsal yatırımcıların oluşturduğunu bildirdi.

Kilci, yurtdışı satışın yüzde 30'unun İngiltere, yüzde 15'inin BAE, yüzde 11'inin ABD, yüzde 10'unun İsviçre, yüzde 9'unun Lübnan, yüzde 6'sının Suudi Arabistan, yüzde 6'sının Singapur ve yüzde 13'ünün ise diğer ülkelere gerçekleştirildiğini belirtti.

Kilci, şöyle devam etti:
"Toplam halka arzın yüzde 40'ının ayrıldığı yurtiçi bölümün satışından ise 966 milyon YTL (767 milyon dolar) gelir elde edildi. Bu bölümün dağılımı ise PTT çalışanlarına yüzde 1.75, Türk Telekom çalışanlarına yüzde 5.6, küçük tasarruf sahiplerine yüzde 15.1, alım gücü yüksek bireysel yatırımcılara yüzde 9.7, kurumsal yatırımcılara yüzde 6.8 oranında gerçekleştirildi.

PTT çalışanları, Türk Telekom çalışanları ve küçük tasarruf sahiplerinin taleplerinin tamamı, kurumsal yatırımcıların yüzde 95'i, alım gücü yüksek yatırımcıların ise yüzde 6 oranında talepleri karşılandı."

Kilci, halka arzda yurtiçi yerleşik yatırımcılardan yaklaşık 95 bin talep geldiğini ve bunların 94 bin adetine dağıtım yapıldığını ifade ederken, "Bugüne kadar gerçekleştirilen halka arzlar arasında, yurtiçine en fazla tahsisat ve satışın yapıldığı işlemlerden biri olacaktır" dedi.

"Telekom için hep birlikte çaba sarf etmemiz lazım"

Türk Telekom Yönetim Kurulu Başkanı Paul Doany, Türk Telekom hisselerinin halka arz sonuçlarına ilişkin düzenlenen basın toplantısında, özelleştirme kanunu çerçevesinde söz konusu hisselerin yüzde 5'e kadarının, Türk Telekom, PTT ve küçük yatırımcılara satılması gerektiğini anımsattı.

Halka arz çerçevesinde 5 bin 960 Türk Telekom, 1 bin 146 PTT çalışanının talepte bulunduğunu ifade eden Doany, mümkün olan en fazla sayıda Türk Telekom çalışanının hisselere sahip olmasını istediklerini söyledi.

Doany, "Dünyadaki en büyük şirketlerden biri olma yolunda, Türk Telekom için hep birlikte çaba sarf etmemiz lazım" dedi.

Bir gazetecinin, Türk Telekom'daki 'kontrol hakkının Kasım 2008'de sona ereceği ve bu süreç içinde Türk Telekom kontrol hakkının devri konusunda çalışma olup olmadığı' şeklindeki sorusu üzerine Doany, böyle bir devrin söz konusu olmadığını söyledi.
 
"Türk Telekom'a yoğun ilgi gösterildi"

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım da, Sheraton Oteli'ndeki PTT Genel Müdürlüğü'nün etkinliğinden ayrılırken, gazetecilerin Türk Telekom'un halka arzına ilişkin sorusunu yanıtladı.
 
Yıldırım, "İçeride siyasi belirsizlik olmasına rağmen dışarıda da hem ABD hem Avrupa kaynaklı ekonomik dalgalanma varken Türk Telekom halka arz edildi, tavan fiyattan alıcı buldu, vatandaşlar büyük ilgi gösterdi. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?" sorusuna şu yanıtı verdi:

"Yoruma ihtiyaç var mı? Gerek içeride, gerek dışarıda, dünyada ve Türkiye'de ne oluyor ne bitiyor, vatandaş aldırış etmiyor. Türkiye'ye, Türk Telekom'a yatırım yapmaya devam ediyor. Bundan güzel bir şey var mı ülke için?" yanıtını verdi.

Borsa % 0.94 değer kaybetti, dolar 1.26 YTL

 

 


12 Mayıs, 2008 17:05:42 (TSİ)
 

Orada Neler Oluyor ?

Kameranızı çıkartın, görüntüleri çekin fotoğraflarınızı, videolarınızı ve haberlerinizi CNN Türk için Haberim'e gönderin, yayınlayalım.
Video, fotoğraf veya hikayenizi göndermek için tıklayın.
İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nda (İMKB) işlem gören hisse senetleri günlük bazda ortalama yüzde 0,94 değer kaybetti.

İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) Ulusal-100 Endeksi, ikinci seansta birinci seansa göre 243,91 puan azalarak 41.638,52 puandan kapandı. İkinci seansta, hisse senetleri ortalama yüzde 0,58 değer kaybetti.
 
Endeks ikinci seansa, 6,11 puan azalarak 41.876,32 puandan başladı. Seansın ilk yarısını 41.896,19 puandan geçen endeks, seans içinde en düşük 41.486,33 puana gerilerken, en yüksek 41.961,74 puana çıktı.
 
Birinci seanstaki 152,27 puanlık azalış dikkate alındığında, endeks günlük bazda 396,18 puan geriledi. Hisse senetlerinin günlük ortalama değer kaybı yüzde 0,94 oldu.
 
İkinci seans kapanışında, mali endeks 217,41 puan azalarak 57.604,78 puana, sanayi endeksi 112,94 puan azalarak 37.070,11 puana, hizmetler endeksi 435,49 puan azalarak 27.758,73 puana geriledi.
 
Böylece ilk seansa göre mali grup hisseler ortalama yüzde 0,38 oranında, sanayi grubu hisseler 0,30 oranında, hizmetler grubu hisseler yüzde 1,54 oranında değer kaybetti.
 
İkinci seansta işlem gören toplam 330 hisse senedinden 78'i değer kazandı, 169'u değer yitirdi, 83 hisse senedinin fiyatında değişiklik olmadı.
 
İkinci seansta, 482 milyon 916 bin 660 YTL'lik işlem hacmi kaydedildi. Günlük işlem hacmi, 900 milyon 806 bin 654 YTL olarak hesaplandı.
 
İkinci seansta, Turkcell, Garanti Bankası, İş Bankası (C), Akbank ve Yapı ve Kredi Bankası en çok işlem gören hisseler oldu.
 
Kapalıçarşı'da döviz

İstanbul serbest piyasada kapanış saatlerinde doların satış fiyatı 1,2610 YTL, euronun satış fiyatı 1,9490 YTL oldu.

Piyasanın kapanışı itibarıyla Kapalıçarşı'da 1,2590 YTL'den alınan dolar 1,2610 YTL'den satılıyor. 1,9460 YTL'den alınan euro'nun satış fiyatı ise 1,9490 YTL düzeyinde bulunuyor.

Serbest piyasada cuma günü kapanışta 1,2660 YTL olan dolar güne 1,2660 YTL'den, 1,9520 YTL olan euro 1,9510 YTL'den başlamıştı.
 
İMKB'de birinci seansın seyri...

İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) Ulusal 100 Endeksi, cuma günü 2'nci seans kapanışına göre 152,27 puan azalarak günün ilk yarısını 41.882,43 puandan tamamladı.

Birinci seansta, hisse senetlerinin ortalama değer kaybı yüzde 0,36 oldu.

Cuma günü 42.034,70 puandan kapanan İMKB Ulusal 100 Endeksi, ilk seansa 4,42 puan azalarak 42.030,28 puandan başladı.

İlk yarıyı 42.001,83 puandan geçen endeks, en düşük 41.840,96 puana gerilerken, en yüksek 42.361,07 puanı gördü.

Seans sonunda mali endeks 194,94 puan azalarak 57.822,19 puana, hizmetler endeksi 351,67 puan azalarak 28.194,22 puana geriledi. Sanayi endeksi 10,09 puan artarak 37.183,05 puana yükseldi.

Böylece önceki kapanışa göre mali grup hisseler ortalama yüzde 0,34 oranında, hizmetler grubu hisseler ortalama yüzde 1,23 oranında değer kaybetti. Sanayi grubu hisseler ortalama yüzde 0,03 oranında değer kazandı.

Birinci seansta işlem gören toplam 319 hisse senedinden 154'ü değer kazandı, 90'ı değer kaybetti, 75 hissenin fiyatında ise değişiklik olmadı.

Birinci seansta 417 milyon 889 bin 994 YTL'lik işlem hacmi oluştu. En çok işlem gören hisse senetleri Turkcell, Garanti Bankası, İş Bankası (C), Tüpraş ve Halkbank oldu.


TÜRKİYE, 60 MİLYAR $ CİVARINDA AÇIK VERECEK"

ResimMERSİN - Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, ''Türkiye'nin önceden enflasyonla yaşamaya alıştığını, şimdi de cari açıkla yaşamaya çalıştığını'' belirterek, ''300 milyar dolar civarında ticaret hacmi yakalayan Türkiye, bu yıl 60 milyar dolar civarında açık verecek'' dedi.
Bakan Tüzmen, inceleme, ziyaret ve açılışlara katılmak üzere geldiği Mersin'de yaptığı açıklamada, Türkiye'de cari açığın uzun dönemdir tartışıldığını söyledi.
Cari açığın olası sıkıntılarının giderilmesinde ihracat, turizm ve müteahhitlik sektörüne canlılık kazandırılmasının büyük önemi bulunduğunu ifade eden Tüzmen, ''Türkiye, önceden enflasyonla yaşamaya alışmıştı. Şimdi de cari açıkla yaşamaya çalışıyor. Türkiye cari açığını çevirebildiği sürece sorun olmaz. İhracat, turizm ve müteahhitlik sektörü, bu açığın kapatılmasında etkili olacaktır'' dedi.
Petrol ve doğal gaz fiyatlarının arttığı dönemde ithalat faturalarında da bu yönde gelişmeler gözleneceğinin göz ardı edilmemesi gerektiğini vurgulayan Tüzmen, Türkiye'nin tüm dünyada olduğu gibi şu an böyle bir dönemi yaşadığına dikkati çekti.
Türkiye'nin her geçen gün daha da iyiye giden bir ülke haline geldiğini anlatan Tüzmen, ''300 milyar dolar civarında ticaret hacmi yakalayan Türkiye, bu yıl 60 milyar dolar civarında açık verecek. Bu açığın olmamasını tabii ki temenni ederiz. Ama, finansman ve yabancı sermayedeki artış ile ülkemizin bir istikrar adası olduğunu dünyaya göstermeyi sürdürdüğümüz sürece, bu rakamlar sıkıntı yaratmaz'' diye konuştu.

Etkileşim kutusu
Haberi Dinle
Haberi Dinle
Yorum Yap
Editöre e-posta
Yazıyı Gönder
Çıktı Al

Uzan Telsim davasını kaybetti

Yeni Haber
Cem Cengiz Uzan tarafından Telsim Mobil Telekomünikasyon Hizmetleri A.Ş (Telsim) ve yöneticileri aleyhine New York Yüksek Mahkemesinde açılan davanın Uzan aleyhine kesinleştiği bildirildi.

Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonundan (TMSF) yapılan yazılı açıklamaya göre, 2 Mayıs 2006 tarihinde Cem Cengiz Uzan tarafından, Telsim ve yöneticileri Ferruh Tunç, Mehmet Taşaltın, Yaşar Akgün, Ömer Küçüközcan, Uğur Hayırlı, Halil Özkentli aleyhine New York Yüksek Mahkemesi nezdinde 105996/2006 sayılı dosya numarası ile dava açıldığı hatırlatıldı.

Açıklamada, davacı Cem Cengiz Uzan tarafından ABD New York Güney Mahkemesinin Cem Cengiz Uzan aleyhine 2,9 milyar dolar maddi tazminat ödenmesine yönelik verdiği kararın (Rakoff Kararı) Telsim'in katılımı ile icrası ve Telsim yöneticilerinin ağır ihmali dolayısıyla uğranılan zararın tazmininin talep edildiği belirtildi.

Söz konusu davanın mahkemenin 14 Kasım 2007 tarihli kararı ile reddedildiği ve Cem Cengiz Uzan aleyhine sonuçlandığı kaydedildi.Davacı tarafından yapılan temyiz başvurusunun New York Eyalet Temyiz Mahkemesi tarafından 8 Mayıs 2008 tarihinde verilen karar ile reddedildiği ve Telsim ve yöneticileri lehine verilen 14 Kasım 2007 tarihli kararın masraflarıyla birlikte onandığı ifade edildi.

AA Esnaf ve sanayiciye ‘KDV' baskısı yapılmıyor"
Yeni Haber
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, vergi dairelerine davet edilen esnaf ve sanayiciye, KDV alacaklarından vazgeçmeleri için baskı yapıldığı iddialarına "mükelleflerin vergi dairelerine davet edilerek Katma Değer Vergisi alacaklarından vazgeçmeleri konusunda telkinde bulunulması yönünde Gelir İdaresi Başkanlığında bir çalışma yapılmamaktadır" yanıtını verdi.

Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, MHP Grup Başkanvekili ve Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın "vergi dairelerine davet edilen esnaf ve sanayiciye KDV alacaklarından vazgeçmeleri için yetkililerce baskı yapıldığı" iddialarıyla ilgili soru önergesini yanıtladı. Vergi incelemenin ne zaman yapılacağı konusunda mükellefe önceden haber verilmesinin, Vergi Usul Kanunu'na göre mecburi olmadığını kaydeden Bakan Unakıtan, "vergi incelemelerinin neticesi alınmamış hesap dönemi de dahil olmak üzere tarh zamanaşımı süresi sonuna kadar her zaman yapılması mümkündür. Ayrıca, evvelce inceleme yapılmış veya matrahın re'sen takdir edilmiş olması yeniden inceleme yapılmasına ve gerekirse tarhiyatın ikmaline engel değildir" dedi.

Gelir İdaresi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanuna göre, Bakanlıkça belirlenen temel politikalar ve stratejiler doğrultusunda vergi inceleme ve denetimlerini gerçekleştirmek, vergi kayıp ve kaçağının önlenmesi konusunda gerekli tedbirleri almak üzere Gelir İdaresi Başkanlığı'nın görevlendirildiğini kaydeden Bakan Unakıtan, şunları söyledi:

"Başkanlık bu görevleri kapsamında mükelleflerin faaliyetlerini, gruplar ve sektörler itibariyle analiz ederek mukayeseler yapmakta ve öncelikle incelenmesi gereken risk alanlarını tespit etmektedir. Buna göre, Gönüllü Uyum Projesi kapsamında, beyannameler verilmeden önce vergilemeye esas teşkil edecek hususların mükelleflerce bir kez daha gözden geçirilmesi ve doğabilecek uyumsuzlukların en aza indirilmesi amacıyla idare tarafından uyarılmaktadır. Mükelleflerin vergi dairelerine davet edilerek, katma değer vergisi alacaklarından vazgeçmeleri konusunda telkinde bulunulması yönünde Gelir İdaresi Başkanlığında bir çalışma yapılmamaktadır."

(ANKA)

Yazlık için aldığı arsaya 20 milyon $'lık otel yaptı

Mersin'e yaz tatilleri için gelen bir işadamı ''tarihi dokusu ve denizi çok güzel'' diyerek yazlık konut yaptırmak için aldığı arsaya, turizmcilerin tavsiyesi üzerine 20 milyon dolarlık turizm tesisi kurmaya başladı. İşadamı Abdullah Şahin, Türkiye'nin çeşitli yerlerinde inşaat yaparak hayatını sürdürdüğünü, yoğun iş temposundan kurtulup tatil yapmak istediği zamanlarda ise Mersin'e geldiğini söyledi.

BÖLGEDE OTEL YOK
Kentin tarihi dokusu ve denizini çok beğendiğini anlatan Şahin, ''Tatil için geldiğim Mersin'e duyduğum hayranlık her seferinde daha da arttı. Ama burada bir kaç gün konaklamayı planladığım zaman, sahil bandında istediğim kadar iyi bir otelin bulunmadığını tespit ettim'' dedi. Bunun üzerine Erdemli ilçesine bağlı Ayaş beldesindeki sahil bandında bulunan bir yerde yazlık ev yaptırmaya karar verdiğini söyleyen Şahin, daha sonra bir arsa aldığını ifade etti. Lamos adı verilen otelin Genel Müdürü Cevdet Cebe ise, 500 yatak kapasiteli otelin yılbaşına kadar hizmete açılmasını planladıklarını söyledi. Ayaş'ın tarihi dokusu ile göz dolduran bir mekan olduğunu ifade eden Cebe, 5 yıldızlı otelin içinde 500 kişilik konferans, 300 kişilik toplantı salonu, içinde kral ve süitlerin de bulunduğu 170 oda ve açık-kapalı havuzun yer alacağını vurguladı.

Gazi'nin bir yıllık gelirini Etiler bir ayda kazanıyor!

Esen EVRAN
Esen EVRAN
İstanbul'un en zengin mahallesi aylık 14 bin 700 YTL hane halkı geliri ile Beykoz'daki Acarlar çıktı. Acarlar'ı, Çavuşpaşa Baklacı mahallesi ve 11 bin YTL gelirle Etiler semti izledi Gaziosmanpaşa'da Gazi mahallesi ise aylık 920 YTL ile hane halkı geliriyle sıralamanın en dibinde yer aldı. En zengin ilçe sıralamasında başı Beşiktaş ve Sarıyer çekti ..
Yıllarca yüksek enflasyon belası ile uğraşan Türkiye'de gelir dağılımı adaletsizliği milli gelirin yüzde 20'sini gerçekleştiren İstanbul'da kendini apaçık gösteriyor. İstanbul'un en zengin mahallesi aylık 14 bin 700 YTL hane halkı geliri ile Acarkent ve Beykoz konaklarının bulunduğu Acarlar semti oldu. Acarlar'ı Boğaz gören Çavuşpaşa Baklacı mahallesi aynı gelirle izlerken, Etiler ve Teşvikiye aylık 11 bin YTL'lik hanehalkı geliriyle üç ve dördüncü sırada yer aldı. Buna karşın Şehri İstanbul'un en fakir semtinin adı bir dönem 'Gazi olayları' ile adı geçen Gazi mahallesinin olduğu ortaya çıktı. Rea Gayrimenkul'ün araştırmasına göre Gaziosmanpaşa ilçesinin Gazi Mahallesi aylık sadece 920 YTL'lik hanehalkı geliri ile İstanbul'un zenginlik sıralamasının dibinde yer aldı.

NÜFUS ÇOK AMA GELİR YOK!
Gazi Mahallesi gibi Fatih'in Atik Mustafa Paşa semti de 920 YTL'lik aylık hanehalkı geliri ile sıralamanın en altındaki semt oldu. Ancak Gazi Mahallesinde 5,936 hane bulunurken, Atik Mustafa Paşa da hane sayısı bu rakamın neredeyse beşte biri olan 1137 olduğu için fakirlik sıralamasında Gazi'nin arkasında yer aldı. Üstelik gelir dağılımındaki adaletsizlik hanehalkı göz önüne alındığında yaklaşık 12 kata ulaşırken, hesap kişi başına gelire göre yapıldığında fark daha da artıyor. İstanbul'un en fakir semti Gazi Mahallesi'nde bir hane 4.2 kişiden oluşuyor. Bir başka deyişle aylık olarak bu mahallede yaşayan bir kişinin geliri 219 YTL'ye geliyor. Oysa sıralamanın tepesinde yere alan Acarlar Mahallesinde hanehalkı ortalama 3.8 kişiden oluşuyor. Bu mahallede oturan bir kişinin aylık geliri 3867 lirayı buluyor. Hane halkı gelirinde 12 kat olan fark, kişi başına gelir baz alındığında tam 17 kata çıkıyor. Sıralamanın en altında yer alan mahallelerdeki hanehalkı nüfusunun Türkiye ortalamasının üzerinde olması fakirlik sınırını aşağıya çekiyor.

EN ZENGİN İLÇE BEŞİKTAŞ ÇIKTI
Araştırmayı ilçe bazına indirdiğimizde İstanbul'un en zengin ilçesi, sınırları içerisinde Akatlar, Levent, Etiler gibi zengin semtleri barındıran Beşiktaş çıktı. Beşiktaş'da bir eve giren ortalama aylık gelir 7,811 YTL olurken, ikinci sıradaki Sarıyer'in geliri ortalama 5.992 YTL oldu. Burada Sarıyer Merkez'in ilçe ortalamasını düşürdüğünü hatırlatalım. Peki İstanbul'un en fakir ilçesi neresi? Bir dönem kaçak yapılaşmayla gündeme gelen Sultanbeyli'de bir eve giren aylık para sadece 1.348 YTL. Bu rakam ilçeyi İstanbul'un en fakiri yaparken, Sultanbeyli'yi yine son dönemde tersane ölümleriyle gündeme gelen Tuzla izliyor. Tuzla'nın sahil kesimde hanehalkı geliri ortalamanın üzerinde olsa da, E-5 otoyolunun yukarısında kalan mahallerinde bir eve ayda 1.547 YTL para giriyor. Gaziosmanpaşa 1.585 YTL ile fakirlik sıralamasında Tuzla'yı izliyor.

Kaçak şekeri satmak için 'küp' kılıfı uyduruyorlar

Şeker kaçakçılarının, faaliyetlerini kamufle edebilmek, yurt içi piyasaya daha rahat ürün sürebilmek ve karını artırabilmek için, şekeri ''kesme şeker'' olarak işlemeye yöneldiği belirlendi. "Kesme-küp şeker tesisi'' olarak üretim izni alan firmalar, yurt içindeki fabrikalardan, kaçak şeker işleme faaliyetlerini kamufle etmek için düşük miktarlarda şeker alırken, İran, Irak ve Suriye'den getirdikleri yüksek miktardaki şekeri burada işleyerek, yurt içi piyasaya sürüyor. Firmalar, şeker kaçakçılığı ile vergi kaybına neden olup, haksız rekabet yaratırken, küp-kesme şekere dönüştürdükleri şeker ile karlarını daha da artırıyorlar. Doğu ve Güneydoğu'da, son aylarda, çok sayıda firmanın ''kesme şeker tesisi''ne üretim izni almak için Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'na başvurduğu belirtilirken, bakanlığın görüş sorduğu Şeker Kurumu'nun, "denetimi zor olduğu'' gerekçesi ile buna olumsuz görüş bildirdiği öğrenildi. Yapılan analizde bölgedeki şekerlerin yüzde 72'sinin Türkiye'ye kaçak yolla giriş yaptığı ortaya çıktı

Demir fiyatındaki artışa karşı müteahhit garanti altında!

ANKARA ZÜBEYDE YALÇIN
Hükümet, İstihdam Paketi'ne son anda eklediği bir maddeyle 'beklenmeyen aşırı fiyat artışlarında' müteahhitlere devletten aldıkları ihalelerde fiyat farkı ödenmesinin yolunu açtı..
İLİŞKİLİ HABERLER
Demir fiyatındaki artışa karşı müteahhit garanti altında!
Demire yapılan zammın yılbaşından bu yana yüzde 70'lere yaklaşması inşaat sektörünü sıkıntıya sokunca hükümet harekete geçti. İstihdam paketine son anda devletin iş yaptığı müteahhitlere fiyat farkı ödemesine olanak tanıyan madde eklendi. Hükümet, demirin yanında çimento ile ilgili de ek önlemler paketi hazırladı. Demire ve yan ürünlerine yüzde 70'lere varan zam yapılmasına karşın, devletin iş yaptığı müteahhitlere ödediği fiyat farkı yüzde 19'lar civarında kaldı. Fiyatlardaki artış inşaat sektörüne zarar verecek boyuta gelince, hükümet son yıllarda ekonominin lokomotifi haline gelen sektör için bir paket hazırladı. İlk adım geçen hafta Meclis'te kabul edilen istihdam paketi kapsamında atıldı.

BAKANLAR KURULU YETKİLİ
İstihdam paketine eklenen bir hükümle Kamu İhale Yasası'nda değişiklik yapıldı. Buna göre bedeli yabancı para cinsinden sabit fiyatlarla sözleşmeye bağlanan yapım ve yapımla ilgili hizmet işlerine uygulanmak üzere, fiyat farkı esasları belirlemeye, sözleşmelerin tadil veya tasfiye edilmesine imkan veren kararnameler çıkarmaya Bakanlar Kurulu yetkili olacak. Bakanlar Kurulu, müteahhitlerin önceden öngörülemeyen fiyat artışlarından olumsuz etkilenmemesi için gerektiğinde kararname çıkartıp, fiyat farkı ödenmesini sağlayacak.

'Af taahhütlerinize aykırı kredibilitenizi zayıflatır'

IMF Türkiye Temsilcisi Giorgianni, hükümetin faiziyle birlikte 45 milyar YTL'lik alacağının 22 milyar YTL'lik faiz kısmından vazgeçmesinin programdaki taahhütlerine aykırı olduğu uyarısında bulundu..
IMF, prim affının hükümetin Orta Vadeli Mali Çerçeve programındaki taahhütlere aykırı olduğunu belirtti. Kararı 'üzücü' bulan IMF'ye göre, prim affı kredibiliteyi zayıflatan bir geri adım. Hükümetin, Sosyal Güvenlik Kurumu'na devredilen SSK ve Bağ-Kur'un prim alacaklarına üçüncü kez af getirme çalışmalarına Uluslararası Para Fonu'ndan (IMF) itiraz geldi. IMF Türkiye Temsilcisi Lorenzo Giorgianni, prim affının hükümetin Orta Vadeli Mali Çerçeve programındaki taahhütlere aykırı olduğunu söyledi.

'KREDİBİLİTEYİ ZAYIFLATTI'
Bloomberg'in sorularını yanıtlayan Giorgianni, primlerini zamanında ödemeyenlerin ödüllendirilmesinin, kredibiliteyi zayıflatan bir adım olduğunu belirtti. Kararın üzücü olduğunu belirten Giorgianni, affın hükümetin gelecek dönem gelirlerini azaltacağı uyarısında bulundu. Sosyal Güvenlik Kurumu'nun faiziyle birlikte 45 milyar YTL alacağı var. Hükümet, bu alacağın 23.4 milyar YTL'sini yeniden yapılandıracak.

İstifa söylentisi yayıldı borsa 2.80 yere serildi

Merkez Bankası Başkanı Yılmaz'ın istifa ettiği dedikodusu "Haber asılsız" açıklamasına karşın yatırımcıyı korkuttu. ABD borsalarındaki kayıp da eklenince İMKB-100, % 2.8 düştü..
Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz'ın dün öğleden sonra istifa ettiği söylentileri nin piyasalara yayılması yatırımcıda tedirginlik yarattı. Sabah saatlerinde Avrupa borsalarına odaklanan ve dışarıya paralel yüzde 0.5 aşağıda seyreden İMKB-100 endeksi öğleden sonra gelen olumsuz haberler ile kayıplarını artırdı. 2006 nisan ayından beri Merkez Bankası Başkanlığı görevini yürüten Yılmaz'ın istifa ettiği haberleri ardından borsa yaklaşık yüzde 1.5 daha düşerek, günü yüzde 2.83'lük değer kaybıyla bitirdi. Endeks 41 bin 297 puana indi. ABD'de açıklanan nisan ayı çekirdek üretici fiyat endeksinin yüzde 0.4 artarak 1991 Aralık'tan beri en yüksek seviyelerine tırmanması uluslararası borsalara da satış baskısı getirdi. İstanbul Borsası ise bazı yabancı aracı kurumlardan yayıldığı iddia edilen, "Merkez Bankası Başkanı istifa etti" haberleri ile dış piyasalardan ayrıştı.

FAİZ % 19.51'E ÇIKTI
Avrupa borsaları dün ortalama yüzde 1.5 gerilerken, ABD borsaları da son 17 yılın en yüksek enflasyon rakamları ile açılışta yüzde 1 değer kaybetti. Bu arada Türk Lirası dış piyasalardaki bozulmaya paralel dün dolar ve Euro karşında değer kaybetti. Tatil sonrası dün güne 1.23 lira seviyelerinden başlayan dolar gelişmeler ardından 1.24 liraya yükseldi. Euro da Türk Lirası karşısanda 1.935 liraya kadar çıktı. 13 Ocak 2010 vadeli gösterge niteliğindeki tahvilin bileşik faizi ise dün yüzde 19.51'e yükseldi.

TT'den Hazine'ye 1 milyar YTL kâr

Türk Telekom 2007 mali yılı çerçevesinde, şirketin yüzde 45 hissesine sahip olan Hazine'ye toplam net kâr dağıtım tutarının 1.05 milyar YTL olacağını bildirdi. Türk Telekom 2007 için brüt bazda toplam 2.74 milyar YTL kâr dağıtmış olacak. Açıklamaya göre, tam mükellef kurum statüsünde olmayan ve 2007 mali yılı boyunca toplam yüzde 45 oranında hisseye sahip olan Hazine'den kâr dağıtımında yüzde 15 stopaj kesintisi yapıldı ve hisse başına net kâr dağıtım tutarı 0.666 YKr oldu. Tam mükellef kurum statüsünde olan ve 2007 mali yılı boyunca yüzde 55 oranında paya sahip olan Oger Telecom'dan ise stopaj kesintisi yapılmayacak ve kâr dağıtımı brüt tutar üzerinden toplam 1.51 milyar YTL olarak yapılacak. Açıklamada kâr dağıtım tutarlarının yüzde 50'sinin Nisan 2008'de ödendiği ve bakiye tutarların ödenmesinin 2008 yılı içinde tamamlanacağı belirtildi.
 
Bugün 3 ziyaretçi (3 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol